Adli Botanik: Sessiz Tanıklar ile Kriminal Vakaların Çözümü
Tuğçe Gül Yeşilyayla - Moleküler Biyoloji ve Genetik, Fen ve Edebiyat Fakültesi, Uludağ Üniversitesi
Alec Jeffreys’in 1984’te bulmuş olduğu DNA parmak izi yönteminin kriminal olaylarda kullanılmaya başlandığı günden bugüne mükemmel bir biyolojik kanıt olan DNA’nın önemi artmış, adli bilimler; gelişen teknolojik ve bilimsel ilerlemeler sayesinde çağ atlamıştır. Antropoloji, entomoloji, patoloji, fizyoloji, dil bilimi, toksikoloji, arkeoloji, genetik ve en nihayetinde botanik biliminin devrim niteliğinde ilerlemeleri adli bilimleri çok daha farklı bir boyuta taşımıştır [1].
Adli botanik; bitki parçaları (yaprak, çiçek, meyve, tohum, polen, odun, kök, sap) ve bitki türlerinin yasal sistemde, dava soruşturmalarında ve ceza dışı sorunlarda bitkisel kanıt olarak kullanılmasıdır. Her geçen gün artan kriminal olayların çözülmesinde cesedin olay yerinden taşınıp-taşınmadığı veya herhangi bir bitkisel iz taşıyıp-taşımadığına dair merak edilen sorular adli botanik ile kolayca cevaplanabilmektedir. Kaçırma, çocuk istismarı, cinsel ve fiziksel saldırı, vur-kaç motor kazaları, ölüm saatinin belirlenmesi ve bir mazeretin doğrulanması (alibi) gibi adli vakalarda kanıt olarak bitki ve bitki parçaları kullanılmaktadır[2]. Ayrıca esrar, kratom ve afyon gibi illegal maddelerin kökenini tanımlamada da adli botanikten yararlanılmaktadır[3].
Bitkiler birçok yolla bize biyolojik kanıt sunabilmektedir [2]:
Pantolon manşetlerinde taşınabilen tohumların yakalanması
Cinsel saldırı sonrasında elbiselerde oluşabilecek çimen lekeleri
Bitki yaprak ve köklerinin araçların alt takımı, ızgara, tekerlek boşlukları veya gövdesiyle taşınması
Mide içeriğinde bulunabilecek bitkisel maddelerin yardımıyla bir mazeretin (alibi) doğrulanmasında kullanımı
Toplu mezarda iskelet kalıntılarının gömülmesini tarihlendirmek için polen kullanımı
Toplanan bitkisel örneklerin morfolojik ve anatomik olarak tanımlanması ve onaylanması çoğu zaman zordur. Özellikle parçalanmış veya kesilmiş materyallerin onaylanması kolay değildir. Ancak gelişen DNA teknolojisi ve diğer biyomoleküler teknikler sayesinde bitkilerin tanımlanması botanik bilimini adli bilim açısından çok daha kullanışlı hale getirmiştir. Gelişen moleküler biyoloji teknikleri ve adli disiplinin ilerlemesi sayesinde yeniden-üretilebilirlik ve standardizasyon problemlerine sahip geleneksel adli bilim uygulamalarına destek olarak imdada adli botanik bilimi gelmiştir. Gerçek-zamanlı PZR (polimeraz zincir reaksiyonu) ile kloroplast DNA bölgelerinin analizi ve spesifik DNA barkodları gibi geliştirilen yöntemler sayesinde bireyler ve türlerin adli tanımı gerçekleşmektedir. DNA barkod sistemi daha önce dizilenmiş spesifik genetik markörleri (5’uçta-Sitokrom-c oksidaz-1 geni gibi) temel alarak çeşitli veritabanlarında türler arasında tanımlamayı yapabilen güçlü bilimsel bir yöntemdir. Bu genetik markörler bir kimlik etiketi gibi ilgilenen dizinin hangi türe ait olabileceğini söylemektedir. Ancak bu etkili yöntemin çalışabilmesi için araştırması yapılan türün dizisi daha önceden bilinmelidir. Bilinmeyen türlerin sekans analizlerinin artmasıyla DNA barkod sistemi adli bilimler açısından çok daha kullanışlı hale gelecektir [4]. Ayrıca ikinci ve üçüncü nesil dizileme yöntemleri de bozulmuş ve son derece kompleks bitki örnekleri için ekonomik bir kolaylık sağlamaktadır.
Bitkisel örnekler de dahil olmak üzere tüm adli kanıtlar 3 temel aşamadan geçmektedir. İlk adım olay yerinden toplanan örneğin tanımlanması, ikinci adım tanımlanan örnek için uygun toplama yönteminin seçimi ve en son adım ise örneğin kanıt olabilmesi için adli test laboratuvarlarına teslimidir[2].
Adli Palinoloji: Polen ve Sporun Kriminal Vakalarda Önemi
1950’ler Avusturya’da bir cinayetin sırrının aydınlatılmasından bu yana adli palinoloji bilimi bir suçun aydınlatılmasında yararlanılan adli botaniğin bir alt dalı olmuştur. 1959 yılında şüpheli bireyin ayakkabısındaki çamurda taşıdığı 40 milyon yıllık fosilleşmiş polen tanelerinin Danube Nehri’ndeki küçük bir bölgeden geldiği anlaşılmış ve öldürülen kişinin bedeni bu bölgede bulunmuştur. Bu kanıttan sonra şüpheli polislere cinayeti itiraf etmiştir[5]. Palinoloji Jeolojik ve arkeolojik olarak polen ve sporların dağılım mekanizmalarının kombinasyonunu, kimyasal ve fiziksel yıkımdan korunmasını, morfolojik ve mikroskobik yapısını inceleyen bir bilim dalıdır. Jeolojik belgelere bakıldığında polen tanelerinin binlerce hatta milyonlarca yıl yapısını koruduğu ve kalitesini sürdürdüğü görülmüştür[6]. Ayrıca polen granülleri 21 gün boyunca bağırsakta (intestinal) ikamet edebilmektedir. Bu durum adli palinolojide polen analizi için iyi bir yol göstericidir[7]. Ciltten, vücut yüzeyinden veya kıyafet parçalarından toplanan polen veya sporlar çevre koşullarına (sıcaklık, soğukluk, yıkama, bulaşma, degradasyon) rağmen yapısını koruyabileceğinden bizlere cesedin taşınıp-taşınmadığına veya ölümün gerçekleştiği jeolojik koşulların nasıl olduğuna dair kritik ipuçları vermektedir[6]. Geleneksel adli palinolojide tanımlamada (bitki ailesi ve türünün taksonomik çözümlenmesi) elektron mikroskobuyla tarama yöntemi kullanırken polenin görselleştirilmesinde 3 temel yöntem kullanılabilir: ilki geçirgen- ışık mikroskobu (transmitted-light microscopy (TLM)), ikincisi geniş-alanlı floresans yöntemi ve sonuncusu ise “apotome” yöntemiyle yapılandırma. Bu yöntemlerin zaman kazanımı, resim netliğinin artması ve insan çabasının azalması gibi avantajları bulunmaktadır[8].
Yabanmersini Tohumu ve Bir Çocuk İstismarının Çözülmesi
1997 yılında Minnesota Üniversitesinden Adli Botanikçi Anita Cholewa bir çocuk istismar davasının tekrar incelenmesini istedi. Kız arkadaşının kızını suiistimal etmesiyle suçlanan bir sanığın polise verdiği ifadelerde küçük çocuğa yabanmersinli kek yedirdiğini ve daha sonra küçük kızın hasta olduğu için üzerine kustuğunu söylemişti. Daha sonra yapılan çalışmalarda adamın pantolonu incelenmiş ve pantolon fermuarına yakın bir yerde yaban mersini tohumlarıyla karşılaşılmıştır. Bu sonuç adamın anlattığı ifade ile örtüşmemekteydi. Eğer küçük kız gerçekten hasta olmuş olsaydı ve kussaydı yalnızca sanığın kıyafetinin dışarı bölümlerinde yaban mersini parçaları bulunacaktı[2].
Kazara veya Kasıtlı Ölüm mü?
Genç bir anne bebeğinin California’da halka açık bir parkta kaçırıldığına dair şikayetle polise başvurmuş ve ifadesinde park boyunca koşamayacak duruma gelene kadar bir şüphelinin onu kovaladığını iddia etmiş. Birkaç saat sonra bebeğin cansız bedeni küçük bir derede yüzer vaziyette bulunmuştur. Bebeğin akciğerlerinden alınan bir miktar suyun analizi gerçekleştirilmiş ve bebekteki su içeriği dere ve parktaki çeşme suyuyla karşılaştırılmıştır. Analiz sonucunda bebeğin akciğerlerindeki su ile deredeki su içeriği örtüşmekte ancak bunun yanında “diatom” olarak isimlendirilen taze su organizmaları da tanımlanmıştır. Bu durumda bebek iki kere suya daldırılmış olmalıydı. Anne bu kanıtların üzerine itirafını gerçekleştirmiş, bebeğin kazara boğulduğunu ve daha sonra olanlardan korkup bebeğin ölümünü derede takip etmiş ve kaçırıldığı yalanını ortaya atmıştır.
Bruno Hauptmann: Bir Bebeğin Kaçırılma Davası ve Merdiven Bağlantısı
Ünlü Amerikan Havacı Charles Lindbergh’in minik oğlu Lindbergh’in kaçırılma ve fidye olayı 1932 yılında medyada sansasyon yaratmıştı. New Jersey’de minik bebek evinin ikinci katından kaçırıldı ve 3 gün sonra faili 50.000 dolar fidye istediğini söyledi. Aile uzman yetkililere danıştıktan sonra para vermeyi kabul edip parayı teslim etti. Ancak minik Lindbergh geri gelmedi. Uzunca aramalardan 2 ay sonra Lingbergh ailesinin evinin yaklaşık 8 km uzağındaki bir ormanda bebeğin cansız bedenine ulaşıldı. Küçük Lindbergh’in kafatası kırılmış ve sol bacak, sol el, sağ kol ve birkaç organı kesik olarak bulundu. Otopsi raporlarında ölümün yaklaşık 2-3 ay önce gerçekleştiği doğrulandı. 3 yıl sonraki davada Bruno Hauptmann’ın küçük Lindbergh’i kaçırdığı ve öldürdüğü kanıtlanarak 1935 yılında elektrikli sandalyeyle idama mahkûm edilmiştir. Kanıtlardan biri 14.000 dolar fidye parasının Hauptman’nın evinin garajında bulunmuş olmasıydı [9]. Ancak Bruno’yu idama götüren en önemli kanıt merdiven detayıydı. Minik bebeğin kaçırıldığı pencerenin altındaki merdiven parçaları Ahşap Uzmanı Arthur Koehler’in ofisine getirilmiş ve Koehler merdiven parçalarını 19 bölüme ayırdıktan sonra 1/100 inç alanda incelemelerini gerçekleştirmiş, merdivenin yapıldığı ağacı, merdivendeki çivi ve kesik izlerini de kapsayan detaylı rapor kendisi tarafından mahkemeye sunulmuştur. Aynı zamanda bir marangoz olan Hauptmann’nın evinin garajında marangoz aletleri de bulunmuştu. Aletler merdivendeki çivi ve kesik izleriyle örtüşmekteydi. Ayrıca merdivenin kayıp parçalarından biri de yine Hauptmann’nın çatı katında bulunmuştu[10].
Referanslar
Aquila,I. et al.. (2014). “CASE REPORT CRIMINALISTICS The Role of Forensic Botany in Crime Scene Investigation: Case Report and Review of Literature". Journal of Forensic Sciences. doi: 10.1111/1556-4029.12401.
Gomez-Beloz,A. (2006). " Forensic Botany. Principles and Applications to Criminal Casework" vol. 60, no. 2.
Arenas, M. et al. (2017). “Forensic genetics and genomics: Much more than just a human affair” PLoS Genet. vol. 13. no. 9. pp. 1–28. doi: 10.1371/journal.pgen.1006960.
Frézal,L. Leblois, R. (2008). “Four years of DNA barcoding: Current advances and prospects” Infect. Genet. Evol. vol. 8. no. 5. pp. 727–736. doi: 10.1016/j.meegid.2008.05.005.
Walsh, K. A. J. Horrocks, M. (2008). “Palynology: Its position in the field of forensic science” J. Forensic Sci. vol. 53. no. 5. pp. 1053–1060. doi: 10.1111/j.1556-4029.2008.00802.x.
Alotaibi, S.S. et al.(2020). “Pollen molecular biology: Applications in the forensic palynology and future prospects: A review” Saudi J. Biol. Sci.vol. 27. no. 5. pp. 1185–1190. doi: 10.1016/j.sjbs.2020.02.019.
Arguelles,P. Reinhard, K. Shin,D.H. (2015). “Forensic Palynological Analysis of Intestinal Contents of a Korean Mummy,” Anat. Rec. vol. 298.no. 6. pp. 1182–1190. doi: 10.1002/ar.23141.
Johnsrud,S. Yang,H. Nayak,A. Waduge Punyasena,S. (2013). “Semi-automated segmentation of pollen grains in microscopic images: A tool for three imaging modes” Grana. vol. 52. no. 3. pp. 181–191. doi: 10.1080/00173134.2013.768291.
Mitchell, R. (2006). “Bruno or Richard Hauptmann: Representations of a Conviction in the Lindbergh kidnapping case” Crim. Law Brieft. vol. 2. no. 1. pp. 8–23
Christensen, B. Y. D. J. Augustus,C. Lindbergh,A.M. (1977). “The Ladder Link” For. People Fourth Quart.