top of page
beyaz logo.png

Allelopati ve Epigenetik

Nurhayat Kayar- Biyoloji Öğretmeni, Muzaffer Çil Anadolu Lisesi


Genel olarak kabul edilir ki genetik varyasyon, çeşitli özellikler sunan ve evrim için bir ön koşuldur. Son araştırmalara göre, epigenetik değişiklikler genetik değişkenlikten daha belirleyicidir[1].


Yapılan çalışmalara bakıldığında dünyadaki yaşanan kaos açısından genetik daha masum görünüyor. Geçmişe baktığımızda yokoluşlar bir çok kez tekrar etmiş. Bugünkü yokoluşların tek gerçekleştiricisi insan gibi görünüyor. Burada bizim hem birbirimize gösterdiğimiz davranışlar hem de doğa üzerinde oynadığımız oyunlar sözkonusudur. Buradan bakıldığında epigenetik bu ilişkilerin bilimsel açıdan açıklamasını yapıyor. İşte yeryüzünün tek değiştirici rolünü üstlenen insan artık bu bilimi daha çok dikkate alıp gerek doğa ve gerek kendi ve gerekse toplumsal ilişkilerine yeniden göz atmak zorundadır. İşte bu noktada çevresel koşulları dikkate almamızı gerektiren epigenetik konusunu diğer yazılarımızdan ziyade birazda bitkiler açısından ele alırsak karşımıza allelopati konusu çıkmaktadır. Allelopati bir tabirle bitkilerin birbiriyle sürdürdüğü ilişkileri düzenleyen epigenetik faktörlerdir. Bu konuyu incelediğimiz de de göreceğimiz gibi bitkinin bulunduğu koşullar ve bu koşulların değişmesi epigenetik yeni hafızaların oluşmasına neden olurken türlerin varyasyonuna etki ediyor. Bu açıdan bakıldığında istilacı türler ve diğer bitkilerle ilişkileri gibi birçok konuyu sürekli gündemde tutuyor. Böyle olunca artık epigenetik insanların doğayla ilişkileri ve birbirleriyle ilişkileri konusunda daha dikkatli olmaya davet ediyor.


Şekil 1: Bazı bitkiler birarada yaşamaz(Allelopatik etki)[4].


Bazı yabancı türler nasıl istilacı olur? Egzotiklerin nispeten alelokimyasallar yaydığı menşe topluluklardaki iyi adapte olmuş komşulara karşı etkisiz, ancak naif bitkilere karşı oldukça engelleyici olduğu belirlenmiştir[1].Allelopati, bitkiler tarafından üretilen kimyasalların kullanıldığı ekolojik bir olgudur ve mikroorganizmalar diğer organizmaların büyümesini, gelişmesini ve uyumunu etkiler. Bu disiplin, sürdürülebilirlik tartışması nedeniyle artan bir ilgi konusunu temsil etmektedir ve şu anda devam ediyor. Yıllar boyunca, çeşitli tanımlar benimsenmiştir;“etkileşim” anahtar ortak kelime olmuştur. Allelopatinin birçok tanımı yapılmıştır ve tarih boyunca verilmiştir. Daha yakın zamanlarda, Uluslararası Allelopati Derneği (IAS) tanımı şu şekilde daha da genişletmiştir: “ikincil metabolitleri içeren herhangi bir işlem büyümeyi etkileyen bitkiler, mikroorganizmalar, virüsler ve mantarlar tarafından üretilir. Fakat, yukarıda belirtilen farklı tanımlar, mümkün olan tüm olasılıkları içermeye çalışsa da sekonder metabolitlerin neden olduğu allelopatik etkileşimlere bağlı fizyolojik tepkiler organizmalar arasında, bugüne kadar allelopatinin olumlu veya olumsuz etkileri pek iyi tanımlanmış değildir. Çeşitli bitkiler, engellemek için kök salgılarını kullanır. Komşu bitkilerin büyümesi, böylece kaynaklar için rekabeti sınırlamaktadır[2]. Böyle allelopatik bitkiler arasındaki etkileşimler ile topluluk açısından geniş çıkarımlara neden olur: yapı, birlikte evrim ve tarımsal uygulamalar, yabani ot kontrolü dahil[3]. Gerçekten de, allelokimyasallara karşı bitki tepkilerinin incelenmesi, kullanılan yöntemler, biyolojik özellikler ve evrimsel tarih dikkate alınmıştır. Ek olarak, allelopatik fenomen türler arasındaki genetik mesafeyle artar. Türler arasında ve bu kavram, akraba tanımanın olduğu yeni bir senaryoyu açar. Türler arasında gerçekleşir ve burada kök salgıları çok önemli bir rol oynar. Bunda, Crepy ve Casal ilk kez moleküler mekanizmalarını tanımlamıştır. Fitokrom B ve kriptokrom 1 genlerinin bulunduğu sürgündeki tanıma tepkileri dahil olmuş. Dahası, bitkiler yalnızca çevresel etkilere yanıt veren pasif organizmalar olabilir. Dalgalanmalar veya aktif, ileten, alan ve doğrudan diğer bitkilerle reaksiyona giren ve çevresel farklılıklardan bağımsız olarak mikroorganizmaların kimyasal sinyallere kaynakların elde edilmesinde temel bir rol belirleyen bu tepkiler,bir bitki topluluğunun nasıl organize edildiğinin ve türe özgü mekanizmalar, örneğin birlikte evrim olarak modüle edilir. Tarla koşullarında, allelopatik fenomen de kolaylıkla anlaşılabilir. Kökün mimarisini hesaba katarak türlerin mekansal dağılım sistemiyle. Ayrıca, uzun yıllar boyunca allelopati, bitki rekabeti fenomeni olarak iki fenomen olan kavramlar arasındaki fark günümüzde açıktır[2].


Baktığımızda bitkilerde de insanlardakine benzer birbirini tanımayla ilgili faktörler tanımlanabilmektedir. Ayrıca mikroorganizmalar ve mantarlarda benzer bileşikleri salgılamaktadır. Bu allelopatik salgılar sayesinde ortaya çıkan topluluk bilinci de sürekli evrim geçirebilmektedir. Bir an önce insanlar olarak bizlerin kendimizle ve doğayla ilişkilerimizi yeniden gözden geçirip toplum bilincine katkı sunmamız gerekmektedir. Epigenetik bilimiyle doğan yeni kanıtların ortya çıkması da bu sürecin ne kadar hızlandırılması gerektiğini ve daha çalışacak çok konu olduğunu bize göstermektedir.



Referanslar:


1. Julio E. Pérez, Carmen Alfonsi, Carlos Ramos, Juan A. Gómez, Carlos Muñoz

and Sinatra K. Salazar, How Some Alien Species Become Invasıve. Some Ecologıcal, Genetıc and Epıgenetıc Basıs for Bıoınvasıons,March 2012

2. Meriem Miyassa Aci , Rossana Sidari , Fabrizio Araniti and Antonio Lupini, Emerging Trends in Allelopathy: A Genetic Perspective for Sustainable Agriculture, 27 August 2022

3. Nancy R. Hofmann, Epigenetic Battles Underfoot: Allelopathy among Plants Can Target ChromatinModification, November 2015

4.www.agaclar.net
















17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page