top of page
beyaz logo.png

Bilinçiz Antibiyotik Kullanımının Bağırsak Mikrobiyotasına Etkisi

Güncelleme tarihi: 6 Ağu 2019


 

Tuğba Cici, İstanbul Teknik Üniversitesi

 

Antibiyotikler; mantar veya benzeri mikroorganizmalar tarafından elde edilen, mikroorganizmaların gelişimini durdurma ve hatta mikroorganizmaları öldürme gücü bulunan doğal yada sentetik maddeler olarak bilinmektedir. Antibiyotik kelimesinin Yunancadan, anti (karşı) ve bios (yaşam) kelimelerinden türetilmiştir ve “yaşam karşıtı” anlamına gelmektedir. Antibiyotik çağı 1929’da Sir Alexander Fleming’in penisilini keşfetmesi ile başlamıştır.


Bilinçsiz antibiyotik kullanımı dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı bağırsak mikrobiyotasında hasara yol açarak çeşitli sağlık sorunlarının görülme riskini arttırabilmektedir. Antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımının en kötü sonuçlarından biri de antimikrobiyal direnç gelişimidir. Antibiyotiklerlerin sadece bakteriyel hastalıklara karşı etkili olduğu ve virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi etmediği unutulmamalıdır.


Gelişmiş ülkelerde tüketim sıralamasında antibiyotikler beşinci sıradayken, Türkiye antibiyotik kullanımında ne yazık ki birinci sırada yer almaktadır. Türkiye’de yıllık kişi başına ilaç tüketiminin %21’ini antibiyotiklerin oluşturduğu bilinmektedir. Antibiyotikler bağırsak duvarında bütünlüğü bozarak bağırsak duvarının geçirgenliğinin artmasına yol açmakta ve böylece hastalık yapıcı maddelerin vücuda geçişini kolaylaştırmaktadır. Özellikle son yıllarda bağırsak mikrobiyotası alanında yapılan araştırmalar giderek artış göstermiştir. Bunun nedeni ise bağırsak mikrobiyotasının insan sağlığı üzerine olan önemli etkileridir. Bağırsak mikrobiyotası, bağırsakta bulunan tüm mikroorganizmaları ifade etmektedir. Bağırsak mikrobiyotasının bakteriler başta olmak üzere, mantar, protozoal ve arkeal türleri de içeren 100 trilyondan fazla mikroorganizmadan oluştuğu bilinmektedir. Bağırsak mikrobiyotasında faydalı ve zararlı mikroorganizmalar belirli bir denge halinde yaşamaktadır. Bağırsak mikrobiyatasındaki mikroorganizmaların dengesinin bozulması bağırsak duvarının görevini olumsuz etkileyerek hastalık oluşma riskini arttırabilmektedir. Bunun bir nedeni de bağışıklık hücrelerinin %80’i bağırsakta yer almasıdır. Bu nedenle bağırsaktaki dengenin bozulması bağışıklık sisteminin de fonksiyonunun bozulması anlamına gelmektedir. Son yıllarda bağırsak mikrobiyotasının hastalık gelişiminde çok önemli roller oynadığı kanıtlanmıştır. Bağırsak mikrobiyotasındaki dengenin bozulmasında birçok faktör rol oynamaktadır.


Bağırsak mikrobiyotasının dengesini bozan başlıca faktörler:

-Bilinçsiz antibiyotik kullanımı

-Genetik

-Hatalı beslenme tarzı

-Vücutta ağır metal birikimi (sık dip balık tüketimi, sigara kullanımı, hava kirliliği)

-Kontrolsüz ilaç kullanımı (mide ilaçları, doğum kontrol hapları…)

-Sezaryen doğum

-Stres

-İklim/Coğrafi konum

-Yaş


Bağırsak mikrobiyotası yerine getirdiği işlevler nedeniyle “metabolik organ” olarak tanımlanmaktadır. Bağırsak mikrobiyotası önemli metabolik fonksiyonları gerçekleştirir ve vücutta bağışıklık sistemini uyararak bağışıklık yanıtların düzenlenmesinde rol alır. Bağırsak mikrobiyotasında faydalı ve zararlı mikroorganizmaların dengesinin bozulması “disbiyozis” olarak tanımlanmaktadır. Disbiyozis sonucu bağırsak duvarında geçirgenlik artar ve hastalık yapıcı maddelerin vücuda geçişi kolaylaşır. Yapılan bilimsel araştırmalar bağırsak mikrobiyotasında meydana gelen disbiyozisin çeşitli kronik hastalıklarla ilişkisi olduğunu bildirmiştir. Bağırsak mikrobiyotasındaki faydalı ve zararlı mikroorganizmaların dengesinin bozulmasının allerjiler, egzama, obezite ve diyabet gibi metabolik hastalıklar, kalp-damar hastalıkları, huzursuz bağırsak sendromu, alzheimer ve parkinson hastalığı gibi nörodejeneratif hastalıklarla ilişkisi çeşitli araştırmalarda gösterilmiştir. Bilinçsiz (gereksiz kullanım, yanlış doz, yanlış antibiyotik tercihi) antibiyotik kullanımı ülkemizde ve dünyada oldukça sık görülmektedir. Ayrıca bilinçsiz antibiyotik kullanımı sonucu antibiyotik ilaçlara karşı mikroorganizmaların geliştirdiği direnç günümüzde küresel bir sağlık problemi haline gelmiştir.


Endikasyon olduğunda antibiyotik kullanımı hastalık şiddetinin ve süresinin kısaltılmasında önemli rol oynamaktadır. Fakat bilinçsiz ve uygunsuz kullanımı uzun vadede birçok sağlık sorununa yol açarak kalıcı hasarlara sebep olabilmektedir. Bilinçsiz antibiyotik kullanımının bağırsak mikrobiyotasındaki doğal dengeyi bozarak bağırsakta disbiyozise yol açarak çeşitli sağlık sorunlarının görülme riskini arttırdığı bilinmektedir. Antibiyotik kullanımına bağlı olarak bağırsak mikrobiyota kompozisyonunda kalıcı değişimler meydana gelebilmektedir. Helicobacter pylori tedavisinde olduğu gibi çoklu antibiyotik içeren tedavi protokollerinde bağırsak mikrobiyotasında yer alan bazı bakteriler tamamen ortadan kaldırdığı görülmüştür. Bunun dışında antibiyotik kullanımı sonucu, bağırsak mikrobiyotasında yer alan mikroorganizma çeşitliliği bakımından da farklılıkların oluştuğu gösterilmiştir. Antibiyotik tedavisi sonrasında bağırsak mikrobiyotasında meydana gelen hasar antibiyotiğin etki spektrumuna, dozuna, türüne ve uygulama şekline göre değişiklik gösterdiği bilinmektedir. Ayrıca antibiyotiğin farmakodinamik ve farmakokinetik özelliklerinin de bağırsak mikrobiyotasında meydana gelen hasarı etkilediği bilinmektedir.


Antibiyotikler sadece hastalık yapan mikroorganizmaları değil, sağlıklı yaşam için gerekli olan faydalı mikroorganizmaları da yok ederek bağırsak mikrobiyotasında disbiyozise yol açmaktadır. Bağırsak mikrobiyotasında meydana gelen disbiyozisin mümkün olduğunca en kısa sürede onarılması hastalıklardan korunmak için oldukça büyük önem taşımaktadır. Antibiyotik kullanımı ile birlikte bağırsakta faydalı mikroorganizmalar da yok olmaktadır. Bu nedenle bağırsak duvarının onarılmasında probiyotik mikroorganizmalara gereksinim duyulmaktadır. Probiyotik kelimisi “yaşam için” anlamına gelmektedir. Probiyotik mikroorganizmalar, belirli besinlerde yada besin takviyelerinde bulunan sağlığa faydalı mikroorganizmalardır. Probiyotik mikroorganizmalar, ağız yoluyla yeterli düzeyde tüketildiği zaman kişinin sağlığı ve fizyolojisi üzerine olumlu etkiler oluşturduğu bilinmektedir. Probiyotikler, bağırsakta mikrobiyal dengeyi sağlayarak hastalıkların oluşmasını önlemeye yardımcı olmaktadır. Probiyotik mikroorganizmalar, zararlı mikroorganizmaların kolonizasyonunu engellemekte ve bağışıklık sistemini düzenlemektedir.


Bilimsel araştırmalar antibiyotik kullanımının bağırsakta disbiyozis oluşumunda rol oynadığını ve bağırsakta mikroorganizma çeşitliliğini azalttığını göstermiştir. Probiyotik mikroorganizmaların, bağırsak mikrobiyotasının onarılması üzerindeki olumlu etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Bağırsak duvarının onarılmasında doğru probiyotik mikroorganizma seçimi ve doğru dozun uygulanması oldukça önemlidir. Probiyotik mikroorganizmaların sağlığa olan faydalarından yararlanabilmesi için bağırsak florasına ulaşıncaya dek canlılıklarını koruması ve kolonizasyon yeteneğinin yüksek olması gerektiği bildirilmiştir.


Sonuç olarak antibiyotiklerin tüm dünyada en çok kullanılan ilaçlar arasında ilk sıralarda yer aldığını ve bunun birçok kronik hastalığa zemin hazırladığı bilinmektedir. Antibiyotik kullanımı tüm dünyada halk sağlığını tehdit eder hale gelmiştir. Antibiyotiklerin bağırsak mikrobiyotasında meydana getirdiği mikrobiyal dengesizliğin göz ardı edilmemesi gerektiği bildirilmişir. Bilinçsiz antibiyotik kullanımındaki artış, bağırsak mikrobiyotasında disbiyozis oluşumuna zemin hazırlamakta ve kronik hastalıkların görülme riskinin artmasına yol açmaktadır. Antibiyotik kullanımının yararları olmasına karşın zararlarının da olduğu unutulmamalıdır.





Kaynakçalar:

  1. Yoon, M. Y., & Yoon, S. S. (2018). Disruption of the Gut Ecosystem by Antibiotics. Yonsei medical journal, 59(1), 4–12. 

  2. Ventola C. L. (2015). The antibiotic resistance crisis: part 1: causes and threats. P & T : a peer-reviewed journal for formulary management, 40(4), 277–283.

  3. Francino M. P. (2016). Antibiotics and the Human Gut Microbiome: Dysbioses and Accumulation of Resistances. Frontiers in microbiology, 6, 1543. 

  4. Ha, C. W., Lam, Y. Y., & Holmes, A. J. (2014). Mechanistic links between gut microbial community dynamics, microbial functions and metabolic health. World journal of gastroenterology, 20(44), 16498–16517. 

  5. Hemarajata, P., & Versalovic, J. (2013). Effects of probiotics on gut microbiota: mechanisms of intestinal immunomodulation and neuromodulation. Therapeutic advances in gastroenterology, 6(1), 39–51.

  6. Carding, S., Verbeke, K., Vipond, D. T., Corfe, B. M., & Owen, L. J. (2015).

  7. Dysbiosis of the gut microbiota in disease. Microbial ecology in health and disease, 26, 26191.

  8. Goderska, K., Agudo Pena, S., & Alarcon, T. (2018). Helicobacter pylori treatment: antibiotics or probiotics. Applied microbiology and biotechnology, 102(1), 1–7.


153 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page