top of page
beyaz logo.png

Epigenetik ve Kişisel Gelişim

Nurhayat Kayar- Biyoloji Öğretmeni, Muzaffer Çil Anadolu Lisesi


Kalıtımın ve çevrenin birbirinden bağımsız hareket etmediği artık yaygın olarak kabul ediliyor. Hem doğa hem de yetiştirme herhangi bir davranış için gereklidir ve belirli bir davranışın genetik, diğerinin çevresel olduğu söylenemez. Doğa ve yetiştirme ayrı ayrı işlemediği için mantıksız olduğu gibi iki etkiyi birbirinden ayırmak imkansızdır ve karmaşık bir şekilde etkileşime girerler[1]. Epigenetik alanında son gelişmelerle moleküler anlayışımızı geliştirdik. Gen – çevrenin (GxE) altında yatan mekanizmaların anlaşılması ile fenotip üzerindeki genetik etkilerin doğrudan ve değişmez olmadığı anlaşıldı. DNA artık efendi olarak kabul edilmiyor ayrıca fiziksel ve davranışsal özellikler için plan ekolojik bir boşlukta çalışıyor[2]. Epigenetik, bir organizmanın yaşamı boyunca gerçekleşen yapısal ve yapısal olmayan etkileşimlerin karmaşık çalışması olarak tanımlanabilir[3]. Burada epigenetik bulgular gelecek için temel öneme sahiptir. Gelecek araştırmalarda kişiliğin araştırılması, kavramsallaştırılması ve tedavisi, bozukluklar ve genel olarak psikiyatrik bozukluklar için önem arz eder[2].


Dünya ekonomilerinin ve populasyondaki artışın dayatmış olduğu sınırlılıklar bazı psikolojik sorunların ortya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sebeple değişen toplumsal kimlikler bireysel kimlikler üzerinde değişime yol açabilir. Önce birey olma yolunda ilerlemesi gereken kişinin ardından toplumsallaşmaya geçmesi olasıdır. Yapılan çalışmalarla DNA artık kişilik üzerinde değişmez gerçeklik olmaktan çıkmıştır. Bu yüzden eğer bir kişi eğer farkına varır ve kişisel gelişimine önem verirse sanal dünyanın etkilerini harmanladığı ruhsal evreninde yeni değişimlere yol açabilir. Eğer kişiselliği konusunda yeterince bilgi sahibi olmaya doğru gider ve öğrendiklerini yaşamına geçirirse fenotip üzerinde yeniden bir kurulum yaşanabilir. Özellikle kişi kuantumla yeniden keşfedilen evrendeki yerini sorgulamaya başladığında ulaştığı DNA kodlarının ifadesinde yeni değişimlerle kendi tasarımını yeniden yapabilir. Böyle olunca yaşadığı kişilik bozukluklarını, davranışsal koşullanmalarını ayrıca da yaşam algısının evrimleşmesine izin verebilir. Bunu yapabilmenin yolu da kişinin kendine doğru başlatacağı bir yolculukla mümkündür. Entropi kurallarına göre işleyen beden ve ruhtaki uyum sorununun giderilmesi de ancak bu yolculuktaki farkındalıklarla sağlanabilir. Kişi eğer sorgulamaya başlarsa araştırır ve sonuçta kendiyle bağdaşan bir yolun açılmasına neden olabilir. İnsanın hedef kodlarını gizleyen DNA’yı tanımaya girişen bir birey aslında onun ifadesindeki epigenetik kontrol mekanizmalarıyla karşılaşır. Son zamanlarda epigentik kontrolün DNA üzerindeki etkisi pek çok çalışmaya konu olmuştur. Eğer kişi bireysel alışkanlıklarını sorguladığı bu araştırmaları ve eğitimleri devamlı hale getirirse kendi yorumunu oluşturmaya başlar. Bu yorum kişinin kendi davranışlarındaki sürdürülebilir değişimlerin adresidir. Böylece sürüdürülebilir yaşam tasarımını oluşturabilecek olan kişi kalıtım ve çevrenin kendi kişisel kodları üzerindeki etkilerini çözerek hem kendi doğasındaki hem de yetiştirilme tarzındaki boşlukları doldurmaya başlayabilir. Daha sonra da bireysel problemleri konusunda çözüm oluşturabilen ve diğerine de fayda sağlayabilen insana dönüşür. Bu sayede yaşanan öz farkındalık ve öz yönetim insanların oluşturduğu toplumların da evrimine yol açabilir.


Çevreye uyum, bir süreçtir.Yaşamın çok erken dönemlerinde, anne karnında başlar. Belirtildiği üzere,kişinin uyum sağlamadaki başarısızlığı her iki uç noktayı da yansıtabilir,esnek olmayan davranış eğilimleri veya patojenik çevresel efektler veya her ikisi[2]. Bu noktada epigenetik, DNA dizisini değiştirmeden, çevrenin bireyin genomunu gelişimi sırasında ve soyundan gelenlerin gelişimi sırasında nasıl etkileyebileceğinin incelenmesidir[4]. Ancak şimdiye kadar sadece kişi uyumsuzluk için "suçu" üstlendi. İma edildiği gibi kullanılan terim “Kişilik Bozukluğu.” Yukarıdakileri göz önünde bulundurarak, çalışmalar şunu önermektedir: “Kişisel Bozukluğu” teşhisi yerine “Adaptasyon Bozukluğu” olmalıdır. Terminoloji bu noktada bu öneriyi doğrulamaktadır[2].

Şekil1: Dış çevre, hem acil hem de yaşam boyu sürecek sonuçlarla fetal gelişimi etkilemek için iç çevre ile etkileşime girer[4].


Burada bakıldığı zaman kişinin evrimsel uyumu önem arz etmektedir. Bebeklikten itibaren başlayan davranış gelişimi çevresine adapte olmaya çalışan bir insanın kurmaya çalıştığı doğasıyla ilişkilidir. Kendi doğasına ve çevreye uyum sağlamaya çalışmak eğer bir farkındalık yaşanırsa öz disiplinle sürdürülebilir. Bunun için kişisel gelişimin kendi kendine çözüm üretebilecek seviyeye getirilene kadar devamı gerekir. Ve bu devamlılık hayat boyu sürer. Çünkü yaşamsal adaptasyon süreci evrime tabidir. Burada düşünsel olarak gerçekleşen değişim süreci epigenetik hafızayı yenileyebilir. Bu yolla yeniden kurulan DNA kodları kişiye yaşamsal hedeflerini çözdürebilir. Yaşam amacına kavuşan bir kişi ise kendi ve çevresi için yeni kurulumlara yol açar. Kuantum olasılıklarının gerçekleşmesine olanak taşıyan bu süreçte birey evrensel birliğin tesisi için yeni adımlar atar. Bu adımların atılması için çok fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu epigenetik çalışmalardan anlaşılmaktadır. İnsanoğlu bu farkındalığı yaşamadığı sürece gerek bireysel gerekse de toplumsal olarak savrulmaya adaydır. Oysa her insanın kendine doğru atacağı adımlarla yaşanan farkındalıklar evrensel huzurun ve barışın da temin edilmesine olanak tanır. Bu şekilde kendini tanıyan insan sürüklenmekten kurtularak kendine liderliği öğrenebilir. Sonuç olarak epigenetik mekanizmaları kişisel gelişimle desteklemek önümüzde yeni yollar açabilecek gibi görünmektedir.





Referanslar:

  1. McLeod, S. A. (2007). Nature Nurture in Psychology. Retrieved from www.simplypsychology.org/naturevsnurture.html

  2. Svrakic, D. M., & Cloninger, R. C. (2010). Epigenetic perspective on behavior development, personality, and personality disorders. Psychiatria Danubina, 22(2), 153–166.

  3. González-Pardo, H., & Pérez Álvarez, M. (2013). Epigenetics and its implications for Psychology. Psicothema, 25(1), 3–12. https://doi.org/10.7334/psicothema2012.327

  4. Crews D. (2008). Epigenetics and its implications for behavioral neuroendocrinology. Frontiers in neuroendocrinology, 29(3), 344–357. https://doi.org/10.1016/j.yfrne.2008.01.003


46 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page