top of page
beyaz logo.png

Epigenetik ve Kuantum

Nurhayat Kayar - Biyoloji Öğretmeni, Muzaffer Çil Anadolu Lisesi

Yetişkin bir organizmadaki her hücre aynı DNA'ya sahiptir. Yine de farklı hücre tipleri farklı aktivite modellerine sahiptir, burada bazı genler ifade edilir ve diğerleri ifade edilmez. Yalnızca ilgili DNA uzantıları hücrenin rolü proteinlere çevrilir[1]. Proteinler, genlerin okunmasını kontrol edenlerdir, genlerin kendileri değil, buna epigenetik denir[3]. Herhangi bir hücrede, yalnızca bütünün bir kısmının genetik bilgisi aktif, geri kalanı pasiftir. Dolayısıyla, bilginin bir hücrede mevcut olduğu fikri vardır; aktif veya pasif. Aktif bilgiyle ilgili bu aynı fikir Bohm ve Hiley (1993) tarafından kuantum süreçlerinin bütünlüğünü açıklamak için sunulmaktadır. Örneğin, çift yarık deneyinin popüler açıklamaları, bir parçacıktan söz edilmesi diğer yarığın açık olduğunu "bilerek" bir yarıktan geçmesi. Bohm yorumu içinde, kuantum potansiyeli parçacıkları bilgilendirir.Tüm deneysel düzenleme ve yörüngelerini koordine eder. Böylece bir girişim deseni, kuantum potansiyeli biçimine göre iki yarık açıkken ortaya çıkıyor, ancak biri kapalı olduğunda kayboluyor,. Kuantum potansiyeli, etkileri gibi mekanik bir kuvvet üretmez. Gücüne değil, yalnızca biçimine bağlıdır. Mekanik bir potansiyel olmaktan çok, bir bilgi potansiyelidir. Bütünün bilgileri deneysel düzenleme potansiyel olarak her yerde aktiftir, ancak yalnızca fiilen parçacığın olduğu yerde aktiftir. Aktif bilgi fikrini ortaya çıkarmak için Bohm ve Hiley birçok örnekler: bir radyo sinyaliyle yönlendirilen bir gemi, bir haritayı takip eden bir kişi ve bir genetik bilgisi tarafından yönlendirilen hücre: O DNA'nın yalnızca biçimidir,enerji hücrenin geri kalanı tarafından sağlanırken (ve aslında nihayetinde bir bütün olarak çevre tarafından). Ayrıca, herhangi bir zamanda an, DNA molekülünün sadece bir kısmı 'okunuyor' ve aktivite olarak ortaya çıkıyor. Geri kalanı, toplam duruma göre potansiyel olarak aktiftir[1].


Şekil 1: Young’ın çift yarık deneyi[4]


Son zamanlarda 'her şey epigenetik' konusuna ilgi artışı gösteriyor ki kalıtım şöyle dursun, biyolojik sistemler olan canlıların kararlılık sorunu, yarım yüzyıldır tasavvur edilebilenden çok daha karmaşıktır. Yüzyıl önce DNA'nın rolünü tanımlanırken kalıcılığa baskın katkı yapan dizi olarak görülürken biyolojik düzenin ortaya çıkan görünümü, biyolojik katkıda bulunan DNA’ya ek faktörlerin organizasyonu bağımsız bir şekilde daha zengin bir spektrum sunar. Bu faktörlerin büyük bir alt kümesi epigenetik bilgi adı altında özetlenmiştir[2].


Epigenetik DNA dizisinin ötesindeki bilgi katmanı olarak tanımlandığına göre üzerinde çok fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu görülmektedir. Kuantum potansiyeli olarak tanımlanabilecek çevrenin DNA üzerindeki etkisi tanımlanırken pek çok faktörün bu bilgi katmanında yer aldığı açıktır. Young deneyinde görüldüğü gibi ışık parça ya da dalga biçiminde davranış gösterbilmektedir. Aynı zamanda parça da dalga gibi davranabilmekte. Burada bütünde parça ve parçada bütünü algılamak mümkün. Ayrıca parçacık gözlemlendiğinde gözlemlenmediği durumlara göre farklı davranışlar göstermektedir. Bu durum açıkça ortaya koyuruyor ki bizim kendi üzerimizdeki algı ve diğerine bakış açımız çok fazla şeyi değiştirebilmektedir. Epigenetik bu açıdan bakıldığında kişiye özel çalışmalara davetiye çıkaracak bir alandır. Çünkü zigota kutsal metinlerde yer alan Tanrı’dan üflenen ruhtan ulaşan öz bilgisi epigenetik yoluyla çevrenin etkisiyle farklı aktifleşmeler yaşamaktadır. Çevresel koşulların etkisiyle yaşanan değişimlerin her bireyde farklı olması elbette kuantum potansiyelinin gözlemci etkisiyle değiştirilmesiyle alakalı olmaktadır. Sadece psikolojik etkileşimler değil fiziksel olarak kullanılan besinlerin farklılığı, sigara, ilaç bilgisi faktörlerde etkilidir. Sosyolojik olarak farklı konumların etkisi de yadsınamaz. Hatta bu konuda çok farklı çalışmalar yapılabilir. Bireyin varoluşuna katkı yapan bu faktörlerin çok çeşitli olduğu da unutulmamalıdır. Her hücredeki potansiyel bilginin aynı olması fakat farklılaşma aşamasındaki değişimlerin bu faktörlerce etkilenmesi farklı bozulmalarada yol açmaktadır. Öyleyse bizim sadece insanlar olarak birbirimize bakışımız değil diğer canlılara da bakışımız evrensel ölçüde çok farklı sonuçlar doğurabilir. Eğer epigenetiği iyi öğrenebilirsek bu faktörler konusunda çok farklı çalışmalar yapılabilir. Böylece kişinin gelişiminde kendisiyle başkalarıyla çalışması da psikolojik ve sosyolojik olarak değişimlere yol açabilir. Epigenetik hafızanın bu şekilde değiştirilmesi ve üzerinde çalışılması ise evrende kuantum potansiyel olarak bakıldığında daha iyi olasılıkların gerçekleşmesine olanak tanıyabilir. Yapmamız gerekenler arasında kendinimi tanımak potansiyelimizi keşfetmeye çalışmak ve bize verilen içsel kaynaklara ulaşmak da var. Sosyolojik olarak da birbirimize katkı sağlayabilmek için çalışmaya başlamak da yeryüzünün daha iyi bir yer olmasına olanak tanıyabilir. Sadece genler üzerinden değil ona çevre ile yüklenen bilgi katmanlarını evrimsel bağlam da ele alarak bilgi sistemlerinin geçirdiği aşamaları çalışabilmek elbette bize kuantum potansiyelin sunduğu sonsuz çeşitliliğin olumlu yönde çalışmasını sağlayacaktır. Diğer canlıların da kuantum potansiyele uyumu aynı şekilde olduğundan epigenetik sayesinde insanoğlu kaybettiği doğayla uyumu yeniden sağlayabilecektir.





Referanslar:

1. Stephen Wood, The Quantum Potential and The Epigenetic Landscape,28 June 2006

2. Ogryzko V. V. (2008). Erwin Schroedinger, Francis Crick and epigenetic stability. Biology direct, 3, 15. https://doi.org/10.1186/1745-6150-3-15

3. Carlos Orozco, Epigenetics and the Epigenome,8 August 2003

4.https://evrimagaci.org/cift-yarik-deneyi-nedir-young-deneyi-bilimsel-olarak-neden-onemlidir-856


















50 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page