Evrimsel Biyoloji’de Irklar
Ayça Nur Demir - Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi
“Irk” sözcüğü sadece Türkiye’de değil, Dünya’da, farklı zamanlarda tartışmalara ve anlaşmazlıklara neden olmuş. Bilim açısından baktığımızda, gereksiz bir sürtüşmeden söz ettiğimiz muhakkak farkedilecektir. Çünkü evrimsel biyoloji ve diğer alanlar, ırklarla alakalı oldukça net bir tanım yapmaktadır ve temel bilimlerdeki ırklar bunlardır. Bu tanıma göre, günümüze kadar gelen tartışmaların hiçbirinin bilimsel olarak bir aslı olmadığı; sadece blim dışı tartışmaların bir ürünü olduğunu görmekteyiz.
Evrimsel biyoloji ve diğer bilimsel alanlar için “ırk”, bir türün geçmişte izole olmuş ve bugün de izole olmayı sürdüren alt popülasyonlarıdır. Örneğin Galapagos adasının güneyindeki bir kuş türü ile kuzeyindeki bir kuş türü eğer ki birbirleriyle artık bağlantı kuramıyor ve çiftleşemiyorsa, ayrı birer biyolojik ırklar olarak tanımlanırlar. Irk, evrimsel süreçte ve gelişmede yeni türlere dönüşmenin ilk adımıdır. Irklar, başlangıçta ayrı türler değildirler; ancak aralarında izolasyon olduğu için, farklı seçilim baskıları ve çevreye adaptasyon altında kalırlar.
Peki bu bahsedilen izolasyonlar nelerdir? Çoğu zaman bunların başında, coğrafi izolasyonlar gelir. Örneğin yukarıdaki Galapagos adası böyledir. Canlı türünün doğal hareketleri veya göçleri sırasında araya coğrafi engeller girer, farklı grup ve alt gruplar oluşur. İşte bunlar farklı ırklardır. Benzer şekilde, mekanik izolasyonlardan bahsedebiliriz. Bunlar, aynı türe veya alt türe ait canlıların üreme organlarının birbirine uymaması nedeniyle oluşan izolasyonlardır. Örneğin bütün kedi çeşitleri Felis silvetris catus alttürüne aittir; ancak bir kaplanın üreme organıyla, bir aslanın üreme organı uyumlu değildir. Bu nedenle bunları ayrı ırklar olarak görebiliriz. Bir diğer izolasyon tipi davranışsal izolasyondur. Örneğin aynı türe ait olan kuşların bazıları, diğerlerine göre farklı öter. Bazı dişiler, bu farklı öten kuşları daha fazla seçerler; ancak diğer türlü öten kuşlar da yeterince eş bulabilir. İşte aynı tür içerisindeki farklı davranış tiplerinin çiftleşme konusunda birbirinden bağımsız olarak öbeklenmesi de izolasyondur. Bir diğer izolasyon, zamansal izolasyondur. Burada da aynı türün farklı grupları, yılın farklı zamanlarında çiftleşmeyi tercih ederler. Son bir izolasyon tipi ise gametik izolasyondur. Bunda da üreme organları yerine, aynı türe ait bireylerin üreme hücreleri (sperm ve yumurta) birbiriyle uyumsuz hale gelir. Bu daha nadir görülen bir izolasyondur; ancak deniz kestaneleri ve bitkilerde kimi zaman görülür.
İzolasyonlar ile ırk arasındaki ilişki hakkında öğrenilmesi gereken en kritik nokta, izolasyonların hemen hemen her zaman tersine dönebilir olmasıdır. İzolasyon ortadan kalktığı anda, söz konusu ırk tanımları da geçersiz hale gelir. Bir diğer deyişle, anlamamız gereken biyolojide “ırk” dediğimiz olgunun son derece dinamik olduğu gerçeğidir. Örneğin 10 sene önce 2-3 farklı ırktan oluşan bir tür, 10 sene sonra aradaki izole edici bariyerlerin ortadan kalkması sonucu artık tek bir türe ait tek bir popülasyon haline dönüşebilir. Bunun en güzel örneği, coğrafi olarak izole olmuş ırkların yeni göç yolları bulması sayesinde tekrar bir araya gelerek üremeye başlamasıdır. Bu noktada artık onlar ayrı ırklar değildirler. Irklar, biyolojide statik ve kalıcı damgalar değildir. Sadece canlı popülasyonlarının nasıl izolasyona uğrayıp ayrıştıklarına bağlı olarak yapılan geçici bir tanımdır.
Yukarıdaki paragrafa baktığımızda, Dünya’da artık neredeyse hiçbir biyolojik ırkın bulunmadığını görürüz. Çünkü bazı Afrika ve Güney Amerika kabileleri hariç, artık hiçbir insan grubu birbirinden coğrafi veya başka tür izolasyonla ayrılmamıştır. Bu durumda İngiliz, Türk, Fransız, Rus ve daha nicesi biyolojik açıdan artık birer ırk değildir. Bunlar, belli bir kültürü paylaşan, siyasi sınırlara bağlı olarak bir arada yaşamayı tercih eden insanlardır. Buna işaret etmek için “ulus” gibi kavram bulunmaktadır. Bu kavramların sosyolojik açıdan işlevi bulunuyorsa da, biyolojik açıdan bir tanımı yoktur. Dolayısıyla bu tür terimleri bilim dalları arasında kontrolsüz bir şekilde dağıtmak ve bunlara çeşitli anlamlar yüklemek, bilimin düzenini bozan bir davranıştır.
İnsanlar her zaman ırksız değildi. İlk olarak evrimleştiğimiz bölge olan Afrika’yı terk ederek Dünya’ya yayıldığımız son 100.000 yıllık zaman diliminde, birçok defa izole olduk ve bu izolasyonlar farklı ırklarda farklı özelliklerin evrimleşmesine neden oldu. Ancak bu yüzeysel farklılıklar, günümüzde halen ırklardan oluşan bir tür olduğumuz anlamına gelmemektedir! Son 12.000 yıldır süregelen yerleşik yaşam ve tarımımız, son birkaç asırdır süregelen küresel ulaşım (ve dolayısıyla göçler), insanlığın tarihinde var olan tüm ırkları silip atmıştır. Bu durum, günümüzde de devam etmektedir.
Şimdi önümüzde iki yol var: ya bu siyasi tanımlar üzerinden gidip bir bütünlük sağlayamayacağız ya da bilimin ve teknolojinin ışığı altında el ele verip bir bütün olacağız.
Kaynakçalar:
Bakırcı, Ç. M. (2018). Irklar ve İzolasyon: Biyolojik Olarak Irk Nedir?
Bakırcı, Ç. M. (2018). Türleşme-5: Zigot Öncesi Üreme Bariyerleri
Bolk, L. (1929). Origin of Racial Characteristics in Man. Am J Phys Anthropol., 13(1), 1-28.
Hoyme, S., & İşcan, M. Y. (1989). Determination of sex and race: Accuracy and assumptions. In M.
Pollack, R. (2011). Natural selection, the human genome, and the idea of race. In S. Krimsky & K. Sloan (Eds.), Race and The Genetic Revolution: Science, Myth, and Culture (pp. 31-46). New York: Columbia University Press.
Özsoy, Ergi Deniz, Kebikec: Insan Bilimleri Icin Kaynak Arastirmali Dergisi . 2016, Issue 41, p329-342. 14p.
Altınışık, Ezgi, & Taşkent R.Ö. (2017). Irk Kavramına Bilimsel Çerçeveden Bakış
Demirsoy A. (2001). Kalıtım ve Evrim. 12. B askı, Meteksan Anonim Şirketi, Ankara, 946.