top of page
beyaz logo.png

Gelişimsel Disleksi


 

Edanur TEKİN - Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Fen ve Edebiyat Fakültesi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi

 

Gelişimsel Disleksi


Gelişimsel Disleksi; Uluslararası Disleksi Derneğince kelimeleri bütünüyle okuma, heceleme veya yazma becerisinde eksiklik olarak tanımlanmıştır. Disleksili bireylerin normal veya üst düzey zekâ seviyesine sahip olmasına rağmen nörobiyolojik kaynaklı bir bozukluğa sahip olduğu belirlenmiştir. 1991-1993 yıllarında yapılan bir çalışmada yetişkin bireylerin kelimeleri hecelemesindeki bozukluğun yaşam süresince süregeldiği ortaya konmuştur. Fakat yalnızca gelişimsel disleksili bireylerin değil sağır veya kör, birincil veya seçici dil bozukluğu ve otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde, kafasına aldığı darbe neticesinde dil öğrenme merkezinin hasara uğraması ve psikolojik etkenler sebebiyle de okuma, yazma veya heceleme becerilerinde azalma meydana gelebilmektedir. Bu noktada gelişimsel disleksi ile diğer etkenlerin ayırt edilmesi büyük önem arz etmektedir. Disleksili çocuklara okuma ve yazma odaklı eğitim vererek bu durumun etkilerinin olabildiğince en aza indirilmesi gerekmektedir[1].


Gelişimsel Disleksinin Nedeni ve Genetik Temeli

Gelişimsel Disleksinin nedenleri incelendiğinde bu hastalığın temelinde yazma ve harflerin okuması sürecinde meydana gelen sesler arasında ilişki kurulmasının eksikliği olduğu düşünülmektedir. Gelişimsel disleksi üzerine kurulan diğer teori ise bellek işleme kapasitesinde eksikliğin olduğu yönündedir[2].


Fenolojik teori üzerine üniversite mezunu bireyler ile yapılan çalışmada bu bireylerin görsel, işitsel ve motor becerileri ölçülmüştür. Araştırmanın neticesinde farklı harflerin ve kelimelerin sarf edilmesi ile meydana gelen sesler arasındaki farkı algılamada (fonemik farklılık veya fonolojik işlemede) eksiklik olduğu anlaşılmıştır[2].


Magnoselüler teoride ise gözdeki magnoseller hücrelerindeki işlev kaybı üzerinde durulmuştur. Bu hücrelerde meydana gelen duyu hasarı neticesinde bireyin akan görsellere karşı daha az duyarlı olduğu belirlenmiştir[2].


Gelişimsel Disleksinin genetik temelinin belirlenmesi için yapılan bir araştırmada disleksili 125 çocuk dikkate alınmıştır ve çalışma sonunda bu çocukların kardeşlerinde, ebeveynlerinde ve akrabalında okuma ve yazma becerileri düşük bulunmuştur. Özellikle dizigotik ikizlerin %20-35’inde, monozigotik ikizlerin ise %84-100’ünde disleksi görülmüştür. 1, 2, 3, 6, 13 ve 18. kromozomlardaki bazı bölgelerin okuma güçlüğünü meydana getiren genleri ihtiva ettiği görülmüştür. Özellikle çocuklarda yaygın olarak görülmekte olan gelişimsel disleksinin aileden çocuğa kalıtıldığı bilinmektedir[2,3].


Disleksi Duyarlılık Genleri

DYX1, kromozomal bant 15q21’in lokusudur. DYX1C1 ise kromozomun kırılma bölgesi olarak belirlenmiştir ve beyin gelişimiyle ilişkili bulunmuştur. DYX2 lokusu ise kromozom 6p21-22’de bulunmaktadır. DCDC2 ve KIAA0319’nin de nöronların göçünde etkili olduğu görülmüştür. DYX5 lokusunun kromozom 3'teki disleksi lokusu olduğu belirlenmiştir. Kromozom 2’nin p11–p15 üzerindeki disleksi lokusu C2Orf3 ve MRPL19, kromozom 21p22.32teki disleksi lokusu PCNT2, DIP2A, S100B ve PRMT2, kromozom 18’in disleksi lokusunun ise DYX6 olduğu kanıtlanmıştır[4].


Gelişimsel Disleksinin Sebeplerinin Ortaya Çıkartılması

Psikoloji ve genetik yatkınlık gelişimsel disleksi ve diğer birçok hastalığın altında yatan sebeplerin ortaya çıkartılmasında çok önemlidir. Bir hastalığın ortaya çıkmasından sorumlu olan genlerin hangi kromozomda ve hangi lokusta olduğunu belirlemek oldukça güçtür ve fazlasıyla zaman alır. Bununla birlikte hastalıkların belirlenmesinde birtakım psikolojik testlerden de yararlanılabilmektedir ve bir hastalığın ortaya çıkmasında yalnız genetik yatkınlık değil çocukluk çağında alınan eğitim ve sosyal çevre de etkili olabilmektedir. Ayrıca psikolojinin genetik temelli bir hastalığın ilerlemesinde de etkili olduğu da söylenebilmektedir[5].


Gelişimsel Disleksinin Nörobiyolojisi

Disleksili bireyler tarafından harflerin ters algılandığı anlaşılmıştır. Örneğin disleksili bir birey ‘d’ harfini kolaylıkla ‘b’ harfi ile karıştırabilmektedir. Bu durum ilk olarak görsel hafızanın bilgiyi işleme kapasitesinde bir azalma olduğu düşüncesi ile ilişkilendirilmiş olsa da sonradan fonolojik işleme kapasitesindeki eksiklikten ileri geldiği tespit edilmiştir. İlerleyen dönemlerde fonolojik eksikliğin yalnızca disleksi durumunda görülmediği, dilin gelişimi ile ilgili bahsedilen diğer faktörlerin mevcut olması durumunda da görüldüğü fakat buna rağmen bireyde disleksinin gelişmesi için önemli bir faktör olduğu ve nörobilişsel faktörlerle etkileşim halinde olduğu fark edilmiştir. Okuma, bireyin dilsel becerilerini ortaya koymasını gerektiren bir eylem olduğundan beynin görsel ve işitsel bilgilerin işlenmesinden sorumlu olan sağ lobunda önemli bir aktivasyonun gerçekleşmesi, görselin sözele çevrilmesi ve bu bilginin akılda tutulması beklenir ancak disleksili bireylerin görselin sözele işlenmesi sürecinde anormal bir aktivasyon gözlenmektedir[6].


Gelişimsel Disleksinin Yaygınlığı

Gelişimsel disleksi hastalığı dünya genelinde yaygın olarak görülmektedir ve son yıllarda rapor edilen veriler her geçen zaman için yaygınlığın arttığını göstermektedir. Yapılan çalışmalar ülkelerde hangi resmi dilin kullanıldığı ve alfabenin kolay öğrenilebilirliği ile disleksi hastalığının yaygınlığı arasında bağlantı olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin bir grup denek üzerinde yapılan araştırma neticesinde disleksinin İspanyolca konuşulan ülkelerde İngilizce konuşulan ülkelere göre daha nadir görüldüğü fark edilmiştir ve bu durum İspanyolca konuşmak için gerekli olan imla ve alfabe bilgisinin İngilizce konuşmak için gerekli olan imla ve alfabe bilgisine kıyasla daha kolay olması ile ilişkilendirilmiştir[7].


Gelişimsel Disleksinin Tedavisi


Gelişimsel disleksinin tedavisi için geliştirilen yöntemlerin çoğu magnoseller hücrelerinin yolağını geliştirmeye dayanmaktadır. Bunun için Chouake ve arkadaşları disleksili bireylere hareket hızı giderek artan hareketli görsellerin takip ettirilmesi esasına dayanan bir tedavi yöntemi geliştirmiştir. Lawton ise kontrası yüksek olan ızgaraların üzerine daha az kontrastlı ve hareket eden ızgaralardan oluşan bir düzenek geliştirerek disleksili bireylerden bu ızgaraların hangi yöne hareket ettiğini tayin etmelerini istemiş ve bu yöntemle magnoseller hücrelerin yolağındaki işlevlerini arttırmayı başarmıştır. Gori ve arkadaşları aksiyon veya hızlı hareketlerin olduğu video ve oyunların tercih edilmesini tavsiye etmiştir. Leong ve arkadaşları odağın bir nesneden başka bir nesneye geçişinin (sakkadik göz hareketlerinin) eğitilmesiyle okuma hızının arttırıldığını göstermiştir. Tedavi için geliştirilen diğer yöntem ise görsel hafızanın güçlendirilmesi esasına dayandırılmaktadır. Bu tedavi yöntemleriyle etkileri oldukça aza indirilebilen disleksi hastalığının kesin bir tedavisi bulunmamaktadır[8].


Gelişimsel Disleksi Hastasında Tedavi Sonrası Gözlenen Nöral Değişiklikler


Tedavi yöntemleri ile etkisi en aza indirilen disleksi hastalarına ait nöral bulgular incelendiğinde sol hemisfer parietal korteks ile sağ hemisferde nöronal ağ yoğunluğunun ve aktivasyonun arttığı gözlenmiştir. Bununla birlikte magnoseller hücrelerinin işlevinde, fonolojik işleme kapasitesinde, okuma ve yazma eyleminin hızında önemli ölçüde artış olduğu da tespit edilmiştir[9].






Referanslar

  1. Berninger, V. W., Nielsen, K. H., Abbott, R. D., Wijsman, E., & Raskind, W. (2008). Writing problems in developmental dyslexia: Under-recognized and under-treated. Journal of school psychology, 46(1), 1-21.

  2. Démonet, J. F., Taylor, M. J., & Chaix, Y. (2004). Developmental dyslexia. The Lancet, 363(9419), 1451-1460.

  3. Bishop, D. V. (2015). The interface between genetics and psychology: lessons from developmental dyslexia. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, 282(1806), 20143139.

  4. Kere, J. (2011). Molecular genetics and molecular biology of dyslexia. Wiley Interdisciplinary Reviews: Cognitive Science, 2(4), 441-448.

  5. Bishop, D. V. (2006). Developmental cognitive genetics: How psychology can inform genetics and vice versa. The Quarterly Journal of Experimental Psychology, 59(7), 1153-1168.

  6. Peterson, R. L., & Pennington, B. F. (2012). Developmental dyslexia. The lancet, 379(9830), 1997-2007.

  7. Jiménez, J. E., Rodríguez, C., & Ramírez, G. (2009). Spanish developmental dyslexia: Prevalence, cognitive profile, and home literacy experiences. Journal of Experimental Child Psychology, 103(2), 167-185.

  8. Stein, J. (2018). What is developmental dyslexia?. Brain sciences, 8(2), 26.

  9. Eden, G. F., Jones, K. M., Cappell, K., Gareau, L., Wood, F. B., Zeffiro, T. A., ... & Flowers, D. L. (2004). Neural changes following remediation in adult developmental dyslexia. Neuron, 44(3), 411-422.


127 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page