Karaciğer Hastalıkları Ve İntestinal Mikrobiyota Arasındaki İlişki
Güncelleme tarihi: 23 May 2020
Tuğba Cici – İstanbul Teknik Üniversitesi, Yüksek Lisans Öğrencisi
Kronik karaciğer hastalıkları hayat kalitesini olumsuz etkileyen önemli sağlık problemleridir. Karaciğer hastalıklarının dünya genelinde yılda yaklaşık olarak iki milyon ölüme yol açtığı bildirilmiştir. Bilimsel araştırmalar kronik karaciğer hastalıkları ve bağırsak mikrobiyotası arasında ilişkinin olduğunu bildirmektedir. Bağırsak ve karaciğer arasında portal dolaşım sayesinde çift yönlü fonksiyonel ilişki bulunmaktadır. Bağırsak mikrobiyotası insanlarda hem sağlıkta hem hastalıkta önemli roller oynamaktadır.
Karaciğerin önemli görevleri:
-Karbohidrat metabolizmasının düzenlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Kan glukoz düzeyinin belirli seviyeler arasında tutulmasını sağlamaktadır.
-Karaciğer plazma lipitlerinin (kolesterol, trigliserit ve fosfolipidler vb.) metabolizmasında önemli rol oynamaktadır.
-Birçok önemli proteinin sentezi ve metabolizmasında rol alır. Albümin, transferrin, haptoglobulin vb. proteinlerin sentezi karaciğerde gerçekleşir.
-Bilirubin metabolizmasında görev alır.
-İlaç metabolizması ve zararlı biyokimysal ürünlerin detoksifikasyonunda rol oynar.
-Yağda eriyen vitaminlerin emiliminde görev alır.
Sızıntılı bağırsak hipotezine göre, bağırsak mikrobiyotasındaki normal bakteriyal dengenin bozulup bağırsak florasının geçirgen hale gelmesi toksin ve patojen (hastalık yapıcı madde) gibi zararlı maddelerin vücuda geçerek çeşitli kronik hastalıkların gelişiminde önemli rol oynamaktadır.
Bağırsak mikrobiyotasında trilyonlarca bakteri kolonize olmuştur. Bağırsak mikrobiyotasındaki bu bakteriler sindirim, immün yanıtın modülasyonu ve çeşitli mikrobiyal metabolik aktivite sonucu ortaya çıkan ürünleri oluşturmaktadır. Mikrobiyal aktivite sonucu oluşan ürünler ve bağırsak mikrobiyotasında kolonize olmuş mikroorganizmalar arasındaki etkileşim insan sağlığında çok önemli roller oynamaktadır. Bu etkileşimde meydana gelen bir hasar birçok sağlık sorununa yol açabileceği bildirilmiştir. Bu nedenle bağırsak florası sağlığı hem hastalıklardan korunma hem de hastalıkların tedavisinde önemli rol oynamaktadır.
Bağırsak florasında zararlı ve yararlı mikroorganizmalar belirli bir denge halinde yaşamaktadır. Bağırsak florasındaki bu dengenin bozulması; zararlı bakterilerin aşırı çoğalması, yararlı bakterilerin sayısının azalması yada total bakteri sayısında aşırı bakteri çoğalması sonucu oluşabilmektedir. Bağırsak florasındaki dengenin bozulmasının karaciğer hastalıklarıyla ilişkili olduğu bildirişmiştir. Bağırsak florasındaki homeostazın bozulması sonucu birçok kronik karaciğer hastalığı görülebilmektedir. Bu kronik karaciğer hastalıkları arasında non-alkolik karaciğer hastalığı, yağlı karaciğer hastalığı ve alkole bağlı karaciğer hastalığı bulunmaktadır. Alkole bağlı karaciğer hastalığı uzun süre aşırı miktarda alkol tüketen kişilerde ortaya çıkmaktadır. Alkole bağlı karaciğer hastalığı siroz ve son evre karaciğer yetmezliğine kadar değişken seyir gösterebilen bir tablodur. Siroz, dünya genelinde ölüm nedenleri arasında on birinci sırada yer almaktadır.
Çok sayıda bilimsel araştırma bağırsak mikrobiyotası ve karaciğer hastalıkları arasında bir ilişki olduğunu bildirmiştir. Bağırsak florasında yapısal bütünlüğün bozulması karaciğerde lipopolisakkarit düzeyinin artışına sebep olur. Lipopolisakkarit düzeyinin artması inflamasyonla ilişkilidir. Mesela siroz hastalığı olan kişilerde artmış lipopolisakkarit düzeyi ve artmış intestinal permeabilite (bağırsak geçirgenliği) görülmüştür. Siroz hastalığı olan kişilerin ince bağırsağında ayrıca aşırı düzeyde bakteriyal çoğalma tespit edilmiştir.
Bağırsak florasında dengenin bozulmasına yol açan faktörler:
-Genetik faktörler
-Çevresel faktörler (Hatalı beslenme düzeni)
-Antibiyotik kullanımı
-Mide ilacı gibi ilaçların kullanılması
-Mukozal immün sistemin bozulması
Monozigot ve dizigot ikizler üzerinde yapılan araştırmalar intestinal bağırsak florasında farklılıkların bulunduğunu göstermiştir. Bu nedenle çevresel faktörlerin bağırsak florası kompozisyonunu etkilediği düşünülmektedir. Çevresel faktörlerin başında hatalı beslenme şekli gelmektedir. Obezite hastalığı olan kişilerin bağırsak mikrobiyotası analiz edildiğinde bağırsakta yer alan bakteri çeşitlerinde değişimlerin olduğu, bakteriyal genlerin farklı eksprese olduğu ve metabolik yolaklarda sorunların oluştuğu görülmüştür. Alkol tüketiminin de önemli bir çevresel faktör olduğu ve intestinal mikrobiyota kompozisyonunda hasara yol açtığı bildirilmiştir. Alkolün bağırsakta bulunan bakteri sayısında aşırı artışa yol açarak bağırsaktaki mikrobiyal dengeyi bozduğu bilinmektedir. Bağırsak mikrobiyotasındaki mikrobiyal dengeyi bozan çevresel faktörler arasında antibiyotik ve mide ilacı gibi ilaçların kullanımı, sigara içilmesi, doğum şekli (sezaryen doğum) ve parazitik enfeksiyonlar bulunmaktadır. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı bağırsak mikrobiyota kompozisyonunda önemli değişikliklere yol açan öenmli bir faktördür. Antibiyotik tedavisi almış kişilerin bağırsak mikrobiyotasının onarılması ve bağırsak florasındaki dengenin yeniden sağlanması aylar gerektirmektedir.
Akraba olan kişilerin bağırsak mikrobiyotası analiz edildiğinde, bağırsak mikrobiyota kompozisyonlarının akraba olmadıkları kişilere kıyasla daha fazla benzelik taşıdığı görülmüştür. Bu araştırmalar bağırsak mikrobiyotasının kompozisyonunda genetik faktörlerin rol oynadığını düşündürmektedir. Bağırsak florasındaki dengenin bozulması bağırsakta inflamasyona yol açmaktadır. Bağırsakta oluşan inflamasyon bağırsak florasında geçirgenliği arttırarak, mikrobiyal ürünlerin karaciğere translokasyonuna neden olur. Genetik araştırmalar karaciğer hastalıkların gelişimi ile ilişkili olan bazı genleri tanımlamıştır. Mesela Patatin-like phospholipase domain containing-3 (PNPLA3) geni kronik karaciğer hastalığının gelişiminde major rol oynamaktadır.
Sonuç olarak bağırsak mikrobiyotası ve karaciğer arasındaki etkileşim, insan sağlığı üzerine doğrudan etki etmektedir. Karaciğer hastalıklarının patofizyolojisi ile bağırsak mikrobiyotasının kompoziyonu ve bağırsak mikrobiyotasındaki fonksiyonel değişiklikler arasındaki ilişkinin aydınlatılması karaciğer hastalıklarında inovatif terapilerin geliştirilmesine olanak sağlayacaktır.
Kaynakçalar
Llorente, C., & Schnabl, B. (2015). The gut microbiota and liver disease. Cellular and molecular gastroenterology and hepatology, 1(3), 275–284.
Schnabl, B., & Brenner, D. A. (2014). Interactions between the intestinal microbiome and liver diseases. Gastroenterology, 146(6), 1513–1524.
Wigg, A. J., Roberts-Thomson, I. C., Dymock, R. B., McCarthy, P. J., Grose, R. H., & Cummins, A. G. (2001). The role of small intestinal bacterial overgrowth, intestinal permeability, endotoxaemia, and tumour necrosis factor alpha in the pathogenesis of non- alcoholic steatohepatitis. Gut, 48(2), 206–211.
Yan, A. W., & Schnabl, B. (2012). Bacterial translocation and changes in the intestinal microbiome associated with alcoholic liver disease. World journal of hepatology, 4(4), 110–118.
Guo, J., Loke, J., Zheng, F., Hong, F., Yea, S., Fukata, M., Tarocchi, M., Abar, O. T., Huang, H., Sninsky, J. J., & Friedman, S. L. (2009). Functional linkage of cirrhosis-predictive single nucleotide polymorphisms of Toll-like receptor 4 to hepatic stellate cell responses. Hepatology (Baltimore, Md.), 49(3), 960–968.
Purohit, V., Bode, J. C., Bode, C., Brenner, D. A., Choudhry, M. A., Hamilton, F., Kang, Y. J., Keshavarzian, A., Rao, R., Sartor, R. B., Swanson, C., & Turner, J. R. (2008). Alcohol, intestinal bacterial growth, intestinal permeability to endotoxin, and medical consequences: summary of a symposium. Alcohol (Fayetteville, N.Y.), 42(5), 349–361.
Ley, R. E., Bäckhed, F., Turnbaugh, P., Lozupone, C. A., Knight, R. D., & Gordon, J. I. (2005). Obesity alters gut microbial ecology. Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America, 102(31), 11070–11075.