Karaciğer Transplantasyonunda Rejeksiyon
Kemal YILMAZ - İzmir Bakırçay Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Hemşirelik Esasları Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi, Ege Üniversitesi Hastanesi Acil Tıp Hemşiresi
Vücudumuzda rejeksiyonun çalışma sürecinin kavranabilmesi için immün sistem fizyopatolojisinin bilinmesi gereklidir. Vücudun tanınmayan mikroorganizma ve bakteri toksit kimyasal maddelerine karşı kendini koruma zorunda olduğu mekanizma immün sistemdir. İmmün sistemimiz vücudun antijenlere karşı doğuştan doğumdan itibaren tanıdık olduğu doğal bağışıklık sistemi ve sonradan karşılaştığı antijenleri tanıyarak edinsel olarak kazandığı bağışıklık sistemi olarak iki ayrı grupta incelenir. İki grupta da bağışıklık sistemini harekete geçiren ana etmen antijenlerdir. Vücudun kendi sahip olduğu antijenleri dışında olan bakteri virüs gibi birçok mikroorganizma ise yabancı antijen olarak bilinir. Vücuda sonradan transplantasyon ile yerleştirilen doku organ gibi organizmalarda vücut tarafından yabancı antijen olarak görülür.[1,2]
Transplantasyon sonrası rejeksiyonun başlanmasında ki en önemli etken transplantasyonun hangi şekilde yapıldığıdır. Transplantasyon evresinde nakil yapılan greft doku veya organ vücuttaki hücreler arasındaki alıcı ve verici arasında antijen oluşum sürecini etkilemektedir. Transplantasyonlarda sık kullanılan yöntemlerden allogreft, otogreft ve izogreftlerde antijen oluşum süreci farklılık gösterir. Otogreft ve izogreft yöntemlerde alıcı verici arasında aynı çeşit antijenler bulunduğundan transplante edilen dokuya yeterli düzeyde kan akımı sağlandığında rejeksiyon genel olarak başlamaz ve uyum sağlanmış olur. Ancak allogreftlerde alıcıda immün yanıt hemen başlandığından bu immünolojik yanıtı önleyecek uygun dozda ve zamanda tıbbi ilaç tedavisi başlanmazsa, nakil edilen doku ya da organda tüm hücreler ölür ve rejeksiyon başlar. Bu yüzden allogreft rejeksiyonlarını önlemek için nakil sonrası karma şekilde ikili ve üçlü olarak immünsüpresif ajanlar kullanılır.[3] Karaciğer transplantasyonlarında rejeksiyon sürecinin başlamasında en önemli faktörlerden birisi nakil yapılacak olan organın verici tipidir. Eğer nakil için canlı donör yerine kadavra seçilmişse transplantasyon öncesi organın oksijenlenme durumu ve soğuk iskemi süresi immünolojik yanıtı etkilemektedir. İmmünolojik yanıtın gelişmesinde vücuda transplante edilen dokunun organizma tarafından tanınmasını sağlayan protein yapılarıdır. Rejeksiyonda ki iki önemli protein histokompatabilite kompleks (MHC) ve human lokosit antijenidir (HLA). Rejeksiyon transplantasyon aşamasında, ilk altı ay içerinde ve altı aydan sonra olmak üzere üç grupta incelenir. Transplantasyon operasyonu yapıldığı sırada vericinin endotel ya da parankimal hücrelerinde ki ABO ve HLA natijenlerine karşı oluşan immun yanıt hiperakut rejeksiyondur. Vücutta gelişen akut rejeksiyonlarda biliyer epitel hücrelerden başlayarak, portal ve hepatik ven epitel hücrelerinde greft dokuda inflamasyon süreci gelişir. Bu süreç hastada ateş, halsizlik, yorgunluk, karın ağrısı, iştah azalması gibi belirtiler gösterir. Hastayı rejeksiyondan korumak için yeterli miktarda immünsüpresif tadavisinin başlanması ve CMV enfeksiyonundan hastanın korunması gereklidir. Hastayı CMV enfeksiyonundan koruyup rejeksiyonun engellenmesi için yeterli dozda streoid tedavinin başlanması önemlidir.[4,5]
Karaciğer transplantasyonlarında yapılan canlı donörden doku ya da organ alma durumu transplante yapılan hastada ve ailelerinde önemli yaşam değişiklikleri görülebilir. Özellikle transplantasyon sonrası rejeksiyon ve enfeksiyon gelişen vakalarda fiziksel hasarların yanında yaşanan suçluluk duygusu, anksiyete, depresyon, endişe ve ölüm korkusu psikolojik kayıplara yol açmaktadır. Karaciğer transplantasyonu yapılan hastalarda hemşireler kişileri rol uyum modeline göre değerlendirerek gerekli girişimleri bu yönde uygulamalıdır. Transplante edilen hastada yaşam kalitesini arttırmaya yönelik fiziksel ve psikolojik uyumun sağlanmasında hemşire uygun eğitim modelleri hazırlamalıdır.[6]
Referanslar
Ordin, S.Y., Karayurt, Ö, Wellard, S., “Investigation of Adaptation Process of Liver Transplant Recipients using Roy Adaptation Model”, Nursing & Health Science, 2012, NHS-0021-2012.
Muşabak U. Rejection Mechanisms in Transplantaion. Turkiye Klinikleri J Int Med Sci. 2007;3(8):11-7
Taşkıran E., Akar H., Yıldırım M., Erbaş O. Liver transplantation: indications, contraindications, rejection and long-term follow-up. FNG & Bilim Tıp Transplantasyon Dergisi 2016;1(2):59-66
Maluf DG, Stravitz RT, Cotterell AH, Behnke MK & Fisher RA., Adult Living Donor Versus Deceased Donor Liver Transplantation: A 6-Year Single Center Experience. American Journal of Transplantation 2005: 5; 149–156
Özdemir Köken Z, Karahan S, Sezer RE, Abbasoğlu O. Karaciğer Transplantasyonu Yapılan Hastalarda İmmünsupresif İlaç Kullanımına Uyum: Tek Merkez Deneyimi. Ahi Evran Med J. 2020;4(3):88-95.
Karayurt Ö. İşeri Ö. Erol F. Live Donor Liver Transplantation is The Light at The End of A Tunnel: A Qualitative Study Based on Roy's Adaptation Model. Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi 2014,7 (4), 257-264