Nöroplastisite ve Psikolojik Sağlamlık
Nurhayat Kayar - Biyoloji Öğretmeni, Muzaffer Çil Anadolu Lisesi
Psikolojik sağlamlık bir insanın yaşamındaki değişen koşullara yeni sentezler yapamayıp cevap verememesi hali olarak tanımlanabilir. Yani kişi değişen koşullara nasıl cevap veriyorsa bu onun psikolojik olarak yılmazlığını gösteren bir faktördür. Peki insan değişen koşullara neden cevap vermekte yetersiz kalır. Çünkü değişen koşullara uyum gösterme ya da yeni çözümler üretmede yetersiz kalmaktadır. Peki bu yetersizlik nereden doğar? Baktığımız zaman genellikle ya yeni bilgiler alacak kaynaklara sahip değildir veya insan ya da bu kaynaklara ulaşacak kadar kendini tanıma yeteneğine sahip değildir. Ya da aldığı bilgileri dönüştürmeye yetecek araçlara sahip değildir. Aslında yetenek dediğimiz bu durumların geliştirilmesinde kullanacağımız yolları bilmemek de başka bir yoksunluktur. Belki de burada eğitim sistemimizi sorgulamamızda oldukça fayda olacaktır. Bu yoksunlukların yarattığı bir havuzda belkide insanın kendini tanıma çabasına yetecek kadar bilgi vardır. Bu bilgiyi kullanmamıza yol açacak bazı başka bilgi ve araçların bize sunulması gerekir. Bu bilgilerin sunulması ise eğitimle olur. O halde eğitim sistemimize dönüp bakmakta büyük fayda olacaktır. Belkide eğitimi süreklilik göstermeyen bir döngüden kurtarmak gerekebilir. Yani sürekli bir yenileme çabası ile eski bilgilerle yenileri arasında bir pozitif korelasyon kurulmalı ve yeni sentezlerle yola devam edilmelidir. Örneğin bugün beyin konusunda yapılmamış araşatırmalar içinde en yeni olan konulardan biri nöroplastitite konusudur. Nöroplastisite bir bireye, genetik yatkınlığının ve yaşının sunduğu potansiyelini, zorlayarak sonuna kadar kullanıp, bireyin o potansiyelinin gelişmesine ve çevre şartlarına göre düzenlenmesine olanak tanıyan fizyolojik bir süreç olarak tanımlanabilir. Böyle bir süreç varken hala bizim eski sistemlerde kullanılan yetenek doğuştandır sonradan olmaz gibi yaklaşımlara ihtiyacımız yoktur. Tanım göstermektedir ki beyin sürekli değişim ve dönüşüm süreci içindedir. Zamanla hücreler çeşitli öğrenme biçimleriyle daha da uzmanlaşabilir. O halde biz bir şeyin üzerinde çaba gösterip emek harcarsak yeni sinaptik nöron hücreleri oluşturabiliriz. Artık üzerinde durmadığımız konular yüzünden de sinaptik bir budama meydana gelebilir. O zamanda bazı yetenekler işlevsizleşebilir. Yani öğrenilmeyecek hiçbir şey yoktur düşüncesi yeni eğitim anlayışımızın temelini oluşturmalıdır.

Şekil 1: Nöroplastisite[1].
Peki bu anlayış bize ne kazandırır? Özellikle çocuklarda ve gençlerde görülen yapamama sendromunu bu yolla aşabiliriz. Ancak bu çok kolay bir süreç değildir. Ancak yeni şeylerin öğrenilmesinde bir engelin olmaması bilgisi bizi bir adım öne taşır. Ayrıca bu yapamama sendromu sadece okul hayatında değil bizi her alanda zorlayabilir. Çünkü yeni bilgilerin akışının sağlanmaması bizi yaratıcı çözümler ortaya koymaktan alıkoyar. Böyle olunca da psikolojik sağlamlıktan bahsetmek mümkün olmaz. Bizim karşılaştığımız sorunlarda ortaya koyacağımız yılmazlığımız öğrenme isteğimizle bağlantılıdır. Bu istek bize doğuştan verilmiş bir istektir. Ancak bizler bunu gerek ailede gerek okulda isteksizlik haline dönüştürebiliyoruz. Buna bağlı olarak da yaşadığımız sorunlara çözüm bulamayan bireyler psikolojik sağlamlıktan uzaklaşabilmektedir. O halde eğitim hayatı içinde bilimsel bilgileri verirken beynin bu özelliğinin hatırlatılması ve gerekli çaba gösterildiği taktirde başarılamayacak bir işin olmadığının hatırlatılması elzemdir. Öğrenmenin gerçekleşmesi için aynı zamanda dikkat,ilgi,arzu ve eylemin gerekli olduğu bilgisi öğrencilere hatırlatılmalıdır. Elbette beyin değişim ve dönüşüm halindedir. Ancak bunun gerçekleşmesi için bahsettiğimiz bilginin çocuklara verilmesi gerekmektedir. Hatta bebeklikten başlayarak bu bilginin üzeri örtülmemelidir. Bebekler doğumdan itibaren eğer herhangi bir anormallik yoksa oldukça meraklı ve ilgilidirler. Biz ebeveyn olarak gerekli koşulları sağlamazsak bu ilgi ve merak farklı yönlere evrilebilir. Başlangıçta bu eylem gerçekleşmediğinde okula başlayan bireyin düşüncesini değiştirmeye yönelik eylemler bazen yetersiz kalmaktadır. Belkide bu durumda ebeveyne eğitimleri ile kişilere beyin ve psikolojik sağlamlık gibi konularda yeni bilgileri aktarmak gerekecektir. Ancak bu yolla yeni sentezler yaratmak mümkün olabilecektir. Baktığımız zaman bir önecki yazımızda “Biyoloji Ve Psikolojik Sağlamlık” belirttiğimiz konular yeniden önem kazanacaktır. Biyoloji bu konuda gerçekten büyük öneme sahiptir. Çünkü kendi bedenini tanımayan bir bireyin çıktığı yolculukta sürekli birşeyler eksik kalacaktır. Özellikle beyin,hafıza, bellek gibi konular konusunda sürekli yenilenme sağlanmadığında yeteneklerin gelişmesi de mümkün olmayacaktır. Kendindeki yetenekleri bir bireyin bilebilmesi için biyoloji bilgisi gereklidir. Çünkü birey bu sayede öğrenmeye açık hale gelebilir. Bu öğrenme ilgisi arttığında yenilenen beyin ve beden yeni çözümler üretmeye açık bireylerin doğmasına olanak tanır. Böyle olunca yılmazlık becerileride gelişir. Yılmazlık becerilerinin gelişmesi bireyin yaşamına bakışını ve diğeriyle ilişkisini düzeltmeye yardımcı olur. Bu becerilerin artması toplumsal yapılanmanında yenilenmesi için anlamlı olacaktır.
Sonuç olarak baktığımızda öğrenme isteği ve yeni bilgiler uygun araçlar kullanıldığında yeni çözümler sunabilir. Bu bağlamda ise biyolojinin şimdi de ve gelecekteki önemi giderek artmaktadır.
Referanslar:
1. https://pixabay.com/tr/vectors/beyin-zihin-anatomi-yapay-zeka-2750415/