Osteoartrit
Kemal YILMAZ - İzmir Bakırçay Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Hemşirelik Esasları Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi, Ege Üniversitesi Hastanesi Acil Tıp Hemşiresi
Osteoartrit, genel olarak 50 yaş üstü hastalarda sık olarak görülen mekanik, biyokimyasal ve genetik faktörlerin etkin olduğu, vücut mekaniğinin yükünü taşıyan eklemlerde kıkırdağın progresif yıkımı, osteofitin oluşumuyla sinoviyal sıvının eksilmesi ile birlikte eklem kapsül içinde meydana gelen morfolojik değişikliklerin ortaya çıkardığı dejeneratif bir hastalık çeşididir.[1] Osteoartrit prevelansının yaşlı popülasyonda sıklıkla karşılaşılmasıyla genellikle eklem kıkırdağının erozyona uğradığı, dünyada 65 yaş üstü bireylerde %10-30 aralığında osteoartrit diz ekleminde görüldüğü bilinmektedir.[2] Osteoartritin yaşın ilerlemesiyle birlikte ağrıların artarak görülmesi kişilerin günlük yaşam aktivitelerini aksatarak konfor düzeylerini bozduğu ve buna bağlı olarak bireyi sedantel yaşama ittiği görülmektedir. Osteoartrit sadece kıkırdak harabiyetiyle kalmayıp prognozun ilerlemesiyle dejeneratif olarak eklem ve eklemi saran dokularıda etkilediği bir organ hastalığı olarak da kabul edilebilir. Vücudun çeşitli eklemlerinde görülebilen bu hastalık omurga ve kalça eklemlerinde görülmesiyle hasta prognozunun daha kötüye gidebileceğine bir işarettir. Ülkemizde yapılan kesitsel çalışmada semptomatik olarak görülen diz eklem osteoartritinin kadınlarda daha sık görüldüğü ve prevelansının %14,8 olduğu bildirilmiştir.[3,4] Osteoartritin başta gelen etiyolojik faktörleri arasında metabolik bozukluklar, genetik kodlar, bireyin yaşam hayatındaki mekanik etkenlerin önemşli bir rol oynadığı bilenmesine rağmen etiyopatogenezi bilimsel çalışmalarla henüz ortaya çıkarılamamıştır. Hastalığın etiyopatogenezinin tam olarak bilinmesinden kaynaklı tedavi ve bakım protokolleri kişide görülen semptomların azaltılmasına yönelik hazırlanmaktadır. Müdahale ağrıyı azaltma yönünde yapılırken hastalığın kökenindeki probleme yönelik tedavi yapılamamaktadır.[5]
Hastalığın risk faktörleri arasında yaş, cinsiyet, obezite, genetik faktörler, osteoporoz, eklem bozuklukları ve travmalar, mesleki yaşam biçimi, spor aktiviteleri, kas güçsüzlükleri, sedantel yaşam, hipermobilite ve sigara yer almaktadır. Hastalığın denetim altında tutulabilmesi için mevcut risk faktörlerinin ortadan kaldırılması ve yönetimi önemlidir. Kadınlarda hormonal bozukluklara bağlı östrojen reseptör aktivite kontrolü, artmış vücut kitle indeksinin uygun egzersiz ve aktivite ile azaltılması, servikalvertebraya binen aşırı yükün neden olduğu güreş gibi spor faaliyetlerinin kontrollü yapılması, tarım ve inşaat işçilerinin uzun süre ayakta ve dizlerinin bükülü pozisyonda çalışmasına bağlı uygun dinlenme molaları vermeleri, eklemlerde mekanik reseptörlerde hasara yol açan Kuadriceps kasındaki zayıflığın propriosepsiyonu bozulmasıyla karakterize görülen kas zayıflığı hastalığının beslenme ile önüne geçilmesi osteoartrit için önemli faktörlerdir.[6,7]
Diz osteoartrit tanısı alan hastalarda tedavi farmakolojik ve non-farmakolojik olarak hastaya özgü biçimde düzenlenmelidir. Tedavide amaç ağrıyı minimalize etmek ve bireyin yaşam kalitesini yükselterek fonksiyonel bağımsızlığını sağlamaktır. Tedavi için sağlık profesyonelleri uzmanlar tarafından bilimsel geçerliliği kanıtlanmış kanıta dayalı tedavi yöntemleri uygulamaktadır.[3]
Diz osteoartrit hastalarının semptomlarını gidermek için uygulanacak olan non-farmakolojik yöntemlerde kişilerin bireysel tedavi yanında grup terapileri ile desteklenmeleri önerilmektedir. Tedaviye uyum aşamasında verilen yaşam tarzı değişikliği eğitimlerinde eklem koruma teknikleri ve vücut kitle endeksini kontrol altında tutmaya çalışan beslenme ve diyet programlarının yanında uygun egzersizler eğitim kapsamına alınmalıdır. Hastalık sahibi kişilerin günlük yaşam aktivitelerinin yanında mesleki olarak yürüttüğü fiziksel işlerde eklemlerine en az şekilde yük bindirmeyi sağlayacak şekilde alışkanlıklarını düzenlemesi gerekmektedir. Örneğin, merdiven inip çıkmada, otururken bağdaş kurmada, ayağını kalçasının altına alıp oturmada, zorlu diz fleksiyon hareketlerinden kaçınmaları gerektiği ve alafranga tuvalet kullanmaları önerilmektedir. Hastaların fizik tedavi süreçlerinde kullandığı nöromusküler elektriksel stimülasyonda amacın sadece kas güçlendirme olmaması, ağrıyı azaltma yönünde de fiziksel egzersiz uygulamaları önerilir. Çeşitli tedavi protokollerinin uygulandığı osteoartrit hastalarında tam tedavi mümkün olmadığından kişilerin fonksiyonel rahatlama üstüne kurulu bir temelle yaşam biçimi değişikliğine gitmeleri gerekmektedir.[4-8]
Referanslar
Bilge A, Ulusoy RG, Üstebay S, Öztürk Ö. Osteoarthritis. Kafkas J Med Sci 2018; 8 (Ek1)133-142 Doi: 10.5505/kjms.2016.82653
Guler UF, Başaran S. Kneeoteoart-hritis. Turl J Phys Med Rehab. 2009;55 Suppl 1;1-7
Kaçar C, Gilgil E, Urhan S, Arikan V, Dündar U, Oksüz MC, et al. The prevalence of symptomatic knee and distal interphalangeal joint osteoarthritis in the urban population of Antalya, Turkey. Rheumatol Int 2005;25:201-4.
Tuncer T. Çay HF, Kaçar C. et al. Evidence-Based Recommendations for the Management of Knee Osteoarthritis: A Consensus Report of the Turkish League Against Rheumatism. Turk J Rheumatol 2012;27(1):1-17
Jones SG, Palmer AJR, Agricola R. et al. Osteoarthritis. Lancet 2015; 386: 376–87
Garstang SV, Stitik TP. Osteoarthritis: epidemiology, risk factors, and pathophysiology. Am J Phys Med Rehabil 2006; 85: 2-11
Vina ER, Kwoth K. Epidemiology of Osteoarthritis: Literature Update. Curr Opin Rheumatol. 2018 March ; 30(2): 160–167. doi:10.1097/BOR.0000000000000479.
Mora JC, Przkora R, Almeida YC. Knee osteoarthritis: pathophysiology and current treatment modalities. Journal of Pain Research 2018:11 2189–2196