Rüyalar ve Beyin
Tuğçe Gül Yeşilyayla - , Moleküler Biyoloji ve Genetik, Fen-Edebiyat Fakültesi, Uludağ Üniversitesi
“Rüyada at görmek”, “rüyada deniz görmek” veya “rüyada şunu bunu görmek hayırlı mıdır” gibi yazılarla hemen hemen her gün Google’da yüzlerce farklı şekilde arattığımız rüya fenomeni M.Ö. 3000’li yıllarda verilen önemli kararlarda etkili olmuş, Roma döneminde bile rüyaların bazıları senatoya analiz için sunulmuştur. Yerli Amerikalılar ve Mezoamerika toplulukları rüyanın eski atalarla iletişim kurmayı sağlayan bir durum olduğuna inanmışlardır. Mısırlar ve Sümerliler gibi topluluklar da rüyalarda Tanrı veya Şeytandan ilahi bir mesaj, işaret yolladığını düşünmüşlerdir[1]. 1953’te REM uykusunun keşfiyle birlikte uykunun sinirsel bir süreçle işleyen parçası olduğuna dair çalışmalar da hızla artmış ve zamanın olmadığı, süresinin anlamlandırılamadığı rüyaların gerçek hayatla ilgisi nedir, geleceğe dair işaret taşır mı veya sadece beynimizin ve bilinçaltımızın uydurduğu bir halüsinasyon mudur gibi soruları hala tartışmaktayız.
İnsan beyni rüya becerisini nasıl başarmaktadır? Rüya sırasında ne gibi bir beyin organizasyonu gerçekleşmektedir? ve daha nice soruların cevabını vermeden önce kısaca rüya nedir ve uyku evreleri nelerden oluşur konusundan kısaca bahsedelim. Rüya şu an için uykunun belli fazında meydana gelen, dış ortamdan soyutlanmış bir durumda, bilinçaltından beslenen fikirlerin, düşüncelerin ve duyguların görselleştirilmesiyle ortaya çıkan olaylar serisi olarak tanımlanabilmektedir. Ancak insan rüya çalışmaları, rüya tecrübesinin sözlü ifadelerle belirtilmesine veya çeşitli yöntemlerle elektriksel sinyallerin ölçülmesine dayanmaktadır. Bu nedenle yapılan çalışmalar eş zamanlı olmamakta, bu durumda da uyku-rüya-beyin üçlüsü arasındaki soruların cevapları gizemlerini korumaktadır. Rüyalar ise kendi içinde REM rüyaları, NREM rüyaları, Lusid rüyalar, gece terörleri, post-travmatik kabuslar, uyku başlangıcındaki rüyalar olarak ayrılmaktadır.
Uyku ise temel olarak iki evreden oluşmaktadır. İlki Türkçede hızlı göz hareketleri olarak bilinen REM (Rapid Eye Movement) uykusu ve ikinci olarak da bunun tam tersi olan non-REM (NREM) uykusudur. REM uykusu EEG sonuçlarında düşük genlikte dalgalar, 4-7 Hz arası teta ritmik dalgaları, hızlı istemsiz, sakkadik göz hareketleri ve yavaşlamış kas tonusu ile karakterize bir uyku evresidir. NREM uykusu ise kendi içinde 3 evreden oluşan (N1, N2, N3), kas tonusunun ve hızlı göz hareketlerinin oluşmadığı, EEG grafiklerinde yavaş dalga ritimleri ile karakterize ve uyku iğciklerinin oluştuğu uykunun derin bir safhasıdır. Uyku boyunca REM-NREM evreleri uyku boyunca birden fazla kez tekrarlanabilmektedir [2.3]. Uyku N1 ile başlar sırasıyla N2 ve N3 gelmekte ve en sonunda REM ile bitmektedir. Bu bir döngü yaklaşık 90 dakika sürmektedir. Yapılan araştırmalarda rüyalar hem REM hem de NREM uykusu sırasında görülebilmektedir. Bu evrelerde görülen rüyaların kendi içinde farkları da bulunmaktadır [4].
REM ve NREM Uykusu Rüyaları
REM uykusu rüyalarının tipik özellikleri; tuhaf (bizarre) görüntüler, daha uzun süreli canlı hikayeler, sensorimotor halüsinasyonlar, uyanıldığında yanıltıcı inançlar, duyguların daha da kuvvetli olması, zayıflamış irade ve hafıza, içgüdüsel davranışlar ile karakterizedir. REM rüyaları uyanmadan hemen önce görülmekte ve rüyalar daha çok bu evrede gerçekleşmektedir ve hatırlanma oranı NREM rüyalarına göre daha fazladır[4]. NREM uykusu rüyalarından sonra hemen uyanılmadığı için daha gerçekçi ve mantığa yakındır. NREM rüyaları genelde N2 fazında ortaya çıkmaktadır. Yine bu fazda motor hafıza ile ilgili rüya içeriği daha belirgindir. Ayrıca rüyalar hikayesellikten daha çok düşünce şeklindedir.
REM uykusu pontin beyin sapı mekanizmaları tarafından kontrol edilmekte, kolinerjik REM-aktif hücrelerin tetiklemesi ve aminerjik (noradrenerjik ve serotonerjik) REM-inaktif hücrelerin sonlandırması sayesinde REM uykusu gerçekleşmektedir. REM-aktif hücreler temel olarak mezopontin tegmentumda lokalize iken REM-inaktif hücreler ise dorsal raphe nükleusu ve nukleus lokus koeruleusta bulunmaktadır. Ancak beyin sapının hasara uğradığı durumlarda rüya görme devam ederken beyin sapının korunup frontal korteks lezyonlarında ise rüya kaybolmaktadır. Özetlemek gerekirse REM uykusu pontin beyin kökü tarafından düzenlenirken, rüya olgusu genel olarak ön beyin tarafından düzenlenmektedir [5,6,7].
Uyanıklık sırasında görsel aktivite lateral prefrontal korteks (LPFK) tarafından kontrol edilmekte ve REM sırasında LPFK’nin inaktif olduğu bilinmektedir. LPFK’nin aktivasyonunun azalması sonucunda da epizodik hafıza, bilişsel fonksiyonlarda ve kavrama yeteneklerinde azalmalar görülmektedir. Bu nedenle LPFK rüyaları kontrol etmemektedir. REM sırasında ayrıca nörokimyasal değişikliklerle neokorteks ve hipokampus arasındaki iletişimde kopmaktadır. Hipokampus da yavaş dalga uykusu evresindeki görüntüleri ve epizodik hafızayı yönlendirmektedir. REM sırasında oluşan görüntünün LPFK ve hipokampüs dışında nasıl oluşuyor sorusunun cevabı ise kesin değildir [5,6,7]. Hobson ve McCarley tarafından ortaya atılan hipotezde nekorteks beyin sapından gelen artan sinyaller rastgele olarak aktivasyonu sağlamakta ve kısmen tutarlı görüntülere çevirerek rüyanın oluşmasına neden olabilmektedir[8]. Bir diğer görüşe göre de ventral tegmental bölgesi rüya oluşumu ve yoğunluğunun arttırılmasında bünyesinde bulunan dopaminerjik nöronlar sayesinde kilit rol almaktadır[8].
Hayvanlar da Rüya Görüyor Mu?
Genel olarak bakıldığında hayvanların da rüya görebiliyor düşüncesine olan inanç azdır. Ancak kedi veya köpek sahipleri çok iyi biliyordur ki can dostlarımız uyurken aniden çeşitli hareketlerle sıçrayabilmekte veya uyku sırasında çeşitli sesler çıkarabilmektedir. Yapılan çalışmalarda da görülüyor ki insan REM ve NREM uykusuna benzer izler hayvanlarda da bulunmuştur. Çeşitli hayvanlarda yapılan ölçümlerde REM ve NREM sırasında düşük veya yüksek elektriksel aktivite ve benzer dalga ritimleri bulunmuştur. İnsan REM uykusu sırasında görülen hızlı göz hareketleri, kas seğirmesi, kas tonusu kaybı (atoni), solunumun değişmesi, vücut ısısında dalgalanmalar, kardiyovasküler aktivitede değişiklik ve uyarılma eşiğinin (arousal threshold) yükselmesini de kapsayan davranışsal aktivitelerde de yüksek oranlarda benzerlik görülmüştür. Bu benzerlikler her ne kadar uyku ile alakalı olsa da potansiyel olarak rüya içeriğiyle örtüştüğü gerçeği değiştirilemez[9].
Referanslar:
Flaskerud, J.H. (2018). "Dreaming." .Issues Ment Health Nurs. May 4;39(5):450–3.
McCarley, R.W. (2007). "Neurobiology of REM and NREM sleep". Sleep Med. 8(4):302–30.
Sejnowski, T.J. Destexhe, A. (2000). "Why do we sleep?". Brain Res.886(1–2):208–23.
Hobson, J.A. Stickgold, R. Pace-Schott, E.F. (1999). "The neuropsychology of REM sleep dreaming". Salud Ment.22(SPEC. ISS.):9–22.
Braun, A.R. Balkin, T.J. Wesensten, N.J. Carson, R.E. Varga, M. Baldwin, P. et al.(1997). "Regional cerebral blood flow throughout the sleep-wake cycle". An H215O PET study. Brain.120(7):1173–97.
Siclari, F. Baird, B. Perogamvros, L. Bernardi, G. LaRocque, J.J. Riedner, B. et al. (2017). "The neural correlates of dreaming". Nat Neurosci.20(6):872–8.
Wierzynski, C.M. Lubenov, E. V. Gu, M. Siapas, A.G. (2009). "State-Dependent Spike-Timing Relationships between Hippocampal and Prefrontal Circuits during Sleep". Neuron.61(4):587–96. http://dx.doi.org/10.1016/j.neuron.2009.01.011
Solms, M.(2000). "Dreaming and REM sleep are controlled by different brain mechanisms". Behav Brain Sci.23(6):843–50.
Malinowski, J.E. Scheel, D. McCloskey, M. (2021). "Do animals dream?" ConsciousCogn.95(September):103214. https://doi.org/10.1016/j.concog.2021.103214