SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARINDA VE İNTİHARDA S100B PROTEİNİ BELİRTİLERİ
Yağmur Kurumuş – İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
Son yıllarda nörolojik hastalıklarda ve bununla birlikte ortaya çıkan olumsuz psikolojik bulgularda belirteçlerin rölü hakkında ciddi araştırmalara başlanmış, bu belirteçlerin rolleri ve hastalıklardaki faktörleri incelenmesi üzerine çeşitli sonuçlarla karşılaşılmıştır. Bu yazımda nörolojik hastalıklarda ve onların psikolojik bulgularında bazı hormonların ve proteinlerin etkisini incelemiş olacağız.
Sinir sistemi hastalıkların psikolojik yönden incelemesine bakıldığında hormonların etkisinin yönü büyük olmakla beraber nörotransmitter maddelerin miktarı ve S100 proteinlerinin miktarı hastalıkların tanısında önemli rol oynamaktadır. Bu psikolojik rahatsızlıklardan biri de intihardır. İntihar; bireyi, çevresini, toplumu ve sonraki nesilleri derinden etkileyen evrensel bir sorundur. Son yıllarda, özellikle genç popülasyonda giderek artan intihar ve intihar girişimi oranları, araştırmacıların ilgisinin bu konu üzerinde yoğunlaşmasına sebep olmaktadır.(1) Kompleks bir davranış biçimi olması sebebiyle biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin göz önünde bulundurulduğu bir yaklaşımı gerektirmektedir. Nörolojik hastalıkların yanında çeşitli endokrinolojik genetik hastalıklar ve santral sinir sistemi hastalıkları da intihar riskini artırmaktadır.(1) Epilepsi, multiple skleroz, demans, Huntington hastalığı, kafa travmaları, Santral sinir sistemi 'ni etkileyen AİDS ve kardiyovasküler hastalıkların hem depresyon riskini, hem de intihar riskini artırdığı bilinmektedir.(2) Cushing hastalığı, Klinefelter sendromu ve porfiri gibi endokrin hastalıklarda, prostat hipertrofisi ve hemodiyaliz ile tedavi edilen böbrek yetmezliğinde hem depresyon, hem intihar riski artmaktadır.(2)
S100B, kalsiyum bağlayıcı bir peptittir olup merkezi sinir sisteminin (CNS) birçok bozukluğunda glia hücre (sinir koruyucu hücreleri) aktivasyon veya ölüm parametresi olarak kullanılır. Yaralanma sonrası normal merkezi sinir sisteminin gelişiminde ve iyileşmesinde önemli roller oynar.(2) S100B esas olarak astroglial ve Schwann hücrelerinde bulunsa da, beyin dışı kaynaklara da sahiptir. S100B, dolaşım durması, inme ve travmatik beyin hasarı gibi beyin hasarının belirlenmesinde ve bu tarz hastalıkların tedavisinin tahmini için önemli bir nörobiyokimyasal belirteçtir. Ayrıca Alzheimer hastalığı veya diğer kronik nörolojik hastalıklar gibi nörodejeneratif hastalıklar ile ilişkilidir. S100B, beyin hasarında beyin omurilik sıvısına ve daha sonra kana rahatlıkla geçmektedir. S100B’nin insan kan ve serebrospinal sıvısında travmatik beyin hasarı sırasında arttığı gösterilmiştir ve S100B’nin çeşitli iskemik durumlardaki seviyeleri de birçok çalışmayla incelenmektedir.(1) Alzheimer hastalığı, Down sendromu, amyotrofik lateral skleroz, multipl skleroz, şizofreni ve depresyonda, kan ve BOS S100B seviyelerinin artışı gözlenmiştir. Ayrıca, S100B konsantrasyonu tümör kütlesini ve tedavinin etkisini belirlemektedir. S100B konsantrasyonunun azalması tedaviye cevap verildiğini, artan S100B düzeyi ise tümörün geliştiğini gösterir. Dolaşımdaki S100B düzeyi melanoma gibi kanserlerde tedavinin yönünü tayin etmede belirleyici olmaktadır. Son yıllarda S100 proteinleri ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmakta, bu çalışmaların bir kısmında S100 proteinlerinin psikiyatrik hastalıklar ve intihar düşünceleri ile ilişkisi araştırılmakta, bir kısmında ise otopsi materyallerinde ölüm nedenleri ile ilişkisi araştırılmaktadır.(1) Bunun yanında intihar vakalarında birçok nörotransmitter madde faktörü incelenmiş seretonin hormonunun azlığı büyük ölçüde dikkat çekmiş ve intiharla yüksek oranda bir ilişki sağlanmıştır. Depresyonda yapılan biyolojik çalışmalar ve genetik eğilim de intiharın biyolojik temelini destekler niteliktedir. Bu doğrultuda yapılan bazı çalışmalarda beyin serotoninerjik fonksiyonunun intihar dürtüsünde önemli bir faktör olduğu üzerinde durulmuştur. Serotonin, triptofandan sentezlenmektedir ve özellikle BOS’ta serotonin ve serotonin metaboliti olan 5-HIAA düşüklüğü ile intihar arasında ilişki olduğu bildirilmektedir.(2) Yapılan bir çalışmada seretonin ve S100B proteininin yanı sıra serotonin öncüsü olan triptofan aminoasitinin, serumdaki diğer aminoasitlere oranının çok daha düşük seviyelerde saptanması sonucunda, triptofan oranlarının intihar riskini belirlemede öncü olabileceği öngörülmüştür. Serotonerjik fonksiyonun üç farklı göstergesi, yani BOS 5-HIAA, fenfluramine prolaktin cevabı ve trombosit 5-HT2A reseptör bağlanması, tanıdan bağımsız olarak hastadaki intihar davranışıyla ilişkili görülmüştür.(2) Fenfluramine prolaktin yanıtı serotonerjik işlev için iyi bir göstergedir. Prolaktin salınımı, dopamin tarafından inhibe edilmektedir. Serotonin ise dopamin salınımını inhibe ederek, prolaktin salınımını artırmaktadır. Fenfluramin, serotonin salınımına ve serotonin geri alım inhibisyonuna neden olur. Bu yanıt beyindeki ileri ve geri sinaptik serotonerjik reseptörler aracılığı ile olur. Yanıt ne kadar belirginse serotonerjik sistem o kadar aktiftir. Depresyon olgularında fenfluramine prolaktin yanıtında azalma olmaktadır.
Sonuç olarak depresyon olgularından intihar girişiminde bulunanların beyin omurilik sıvısında (BOS) serotonin metaboliti olan 5-hidroksiindol asetik asit (5-HIAA) düzeyi düşük bulunmaktadır bununla beraber S100B proteini beyin omurilik sıvısından alınan örneklerde intihar dışı olgulardan çok daha yüksek miktarda saptanmıştır. Bu yöntem depresyon vakalarında intihar girişimini önceden saptama ve gereken önlemleri almak bununla birlikte adli tıpta intihar veya cinayet vakalarının saptanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu bulgulara dayanarak birçok davada intihar mı cinayet mi sorularına yanıt bulmada önemli rol oynamıştır.
Kaynakçalar
1. Yardan, T., Erenler, A., Baydin, A., Aydin, K., & Cokluk, C. (2019). JPMA - Journal Of Pakistan Medical Association. Retrieved 24 October 2019, from https://jpma.org.pk/article-details/2649?article_id=2649
2. YÜKSEL, N. (2001). İntiharın Nörobiyolojisi. Retrieved 24 October 2019, from https://www.journalagent.com/kpd/pdfs/KPD_4_60_5_15.pdf