Tip 2 Diabetes Mellitus Hastalığı ve Bağırsak Mikrobiyotası Arasındaki İlişki
Güncelleme tarihi: 23 May 2020
Tuğba Cici – İstanbul Teknik Üniversitesi, Yüksek Lisans Öğrencisi
Tip 2 diabetes mellitus (T2DM) hastalığı hiperglisemi, bozulmuş lipid profili, insülin direnci ve beta hücrelerinde progresif kayıplarla karakterize metabolik bir hastalıktır. İnsülin sentezinde ve insülin salınımında meydana gelen hasarlar sonucu hiperglisemi gelişmektedir. Kronik hiperglisemi, mikro ve makrovasküler komplikasyonlara da yol açarak vücutta birçok sistemde hasara yol açabilmektedir. T2DM hastalığı ve komplikasyonları dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Uluslararası Diyabet Federasyonunun verilerine göre dünya üzerinde 382 milyon diyabet hastası bulunmaktadır. Bu sayının 2035 yılında 592 milyona uluşması beklenmektedir. T2DM hastalığının gelişiminde genetik, epigenetik ve çevresel faktörler rol oynamaktadır. Araştırmalar çocukluk çağında görülen obezitenin ileriki yaşlarda T2DM hastalığının gelişme riskini arttırdığını bildirmiştir. Özellikle son yıllarda bağırsak mikrobiyotasının çok sayıda hastalıkla ilişkisi bulunduğu öne sürülmektedir. Bu hastalıklardan birisi de T2DM hastalığıdır. Bağırsak mikrobiyotası ve insülin direnci arasında direkt bir ilişki olduğu 2007 yılında Cani ve arkadaşları tarafından bildirilmiştir. Araştırma yüksek yağ içerikli bir beslenme programının bağırsak mikrobiyotasında yer alan bazı bakterilerin sayısında artışa yol açtığını tespit etmiştir. Bu bakteriler, insülin direncinde önemli rol oynayan lipopolisakkarit düzeyinde de artışa sebep olmaktadır. Cani ve arkadaşlarının yaptığı araştırmadan sonra yapılan çok sayıda araştırma da bağırsak mikrobiyotasının glukoz homeostazında önemli rol oynadığını bildirmiştir.
Tip 2 Diabetes Mellitus Hastalığı Ve Komplikasyonları
T2DM hastalarında birçok farklı komplikasyonun gelişme riski oldukça yüksektir. T2DM hastalarında görülen komplikasyonlar makrovasküler hastalıklar (hipertansiyon, hiperlipidemi, koroner arter hastalığı, serebral vasküler hastalık ve periferal vasküler hastalık), mikrovasküler hastalıklar (retinopati, nöropati ve nefropati) ve kanserdir.

Bağırsak Ekosistemi Ve Tip 2 Diabetes Mellitus
Bağırsak mikrobiyotasında mikroorganizmalar belirli bir denge halinde yaşamaktadır. Bağırsak mikrobiyotasında dengenin bozulması birçok sağlık sorunu ile ilişkilidir. Doğumdan itibaren sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotasının oluşturulması önemlidir. Doğum şekli bağırsak mikrobiyotasını etkilemektedir. Normal doğum ile dünyaya gelenlerin daha sağlıklı bir bağırsak mikrobiyota kompozisyonuna sahip olduğu bilinmektedir. Sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotası mukozal bariyer direncini arttırarak patojen (hastalık oluşturan) maddelere karşı koruyucu görev yapmaktadır. Bağırsak mikrobiyotası genetik, hatalı beslenme alışkanlığı, antibiyotik kullanımı, mide ilaçları ve doğum şekli gibi faktörlerden etkilenerek bozulabilmektedir. Bağırsak mikrobiyotasında normal dengenin sağlanması sağlıklı bir yaşam için gereklidir.
Bağırsak ekosisteminde dengenin bozulması vücutta inflamasyon, bağırsak geçirgenliği ve metabolik disfonksiyonlara yol açarak insülin direnci gelişiminde rol oynamaktadır.
Bağırsak mikrobiyotasının glukoz metabolizmasında önemli görevleri olduğunu gösteren çok sayıda araştırma mevcuttur. T2DM hastalarında bozulmuş bağırsak mikrobiyotasının tekrar normal dengesine getirilmesinin glisemik kontrolün sağlanmasında etkili olduğu bildirilmiştir. Bağırsak mikrobiyotasında dengenin bozulması, insülin direnci gelişimine yol açarak T2DM hastalığının görülme riskini arttırmaktadır. Bağırsak mikrobiyotasının bariyer fonksiyonunun bozulması, sinyal yolakları da etkileyerek insülin direnci gelişiminde rol oynamaktadır. Bu nedenle sağlıklı bir bağırsak ekosisteminin oluşturulması hem T2DM hastalığında hem de diğer hastalıklarda büyük önem taşımaktadır.
Bağırsak Metagenom Korelasyonu
Bağırsak mikrobiyotasının insan sağlığında ve hastalıklarda önemli bir rol oynaması nedeniyle araştırmacılar genomunu karakterize etmişlerdir ve buna da bağırsak metagenomu adı verilmiştir. Araştırmalar bağırsak metagenomunun T2DM hastalığının gelişiminde önemli bir faktör olduğunu bildirmiştir. Farklı bağırsak bakterilerinin farklı fonksiyon gösterdiği bilinmektedir. T2DM hastalarının bağırsak mikrobiyotasında disbiyozis (bağırsakta normal dengenin bozulması) görülmektedir. T2DM hastalarının bağırsak mikrobiyotasında bütirat üreten bakterilerin (Clostridiales sp. SS3/4, Roseburia intestinalis, Roseburia inulinivorans, Eubacterium rectale ve Faecalibacterium prausnitzii) azaldığı ve bazı fırsatçı patojenlerin (Bacteroides caccae, Clostridium hathewayi, Clostridium ramosum, Clostridium symbiosum, Eggerthella lenta ve Escherichia coli) arttığı bildirilmiştir. Bütirat üreten bakterilerinin çok sayıda hastalığa karşı koruyucu etki gösterdiği bilinmektedir.
T2DM hastalarının bağırsak metagenomik berlirteçlerinde kontrol grubuna göre spesifik farklılaşma olduğu bulunmuştur.
Tip 2 Diabetes Mellitus Hastalığı ve Beslenme
Bağırsak mikrobiyotasının kompozisyonunu etkileyen önemli faktörlerden biri de beslenme düzenidir. Çok sayıda araştırma beslenme düzeninin bağırsak mikrobiyotasında anlamlı değişikliklere yol açtığını bildirmiştir. Hayvansal besinlerden bitkisel besinlere geçiş yada beslenme programına günlük 30 gram lif eklenmesi gibi değişikliklerin 48 saat sonra bağırsak mikrobiyotasında anlamlı bir farklılığa yol açtığı bildirilmiştir. Liften zengin bir beslenme programı ayrıca insülin direncinde de olumlu etki göstermektedir. Her bireyin gereksinimi farklılık göstermektedir. Bu nedenle bireyin medikal durumuna uygun beslenme programına uyması büyük önem taşımaktadır. Bozulmuş bağırsak mikrobiyotasında dengenin yeniden sağlanmasında probiyotik mikroorganizmalar önemli rol oynamaktadır. Probiyotikler sağlık üzerine olumlu etkileri olan canlı mikroorganizmalardır. 684 diyabet hastası ile gerçekleştirilen bir meta-analizde probiyotik takviye kullanımının glukoz düzeyini düşürdüğü ve insülin direnci üzerine olumlu etki gösterdiği bildirilmiştir. Farklı probiyotik suşların vücutta farklı etkisi vardır. Bu nedenle doğru probiyotik takviyenin seçilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak T2DM hastalığının tedavisinde, hastalığın bağırsak mikrobiyotası ile ilişkisi dikkate alınmalıdır. Her bireyin bağırsak mikrobiyotası birbirinden farklıdır. Bu nedenle de probiyotik mikroorganizma seçiminin kişiye spesifik olacak şekilde tedavi stratejilerinin geliştirilmesi önemlidir. Bağırsak mikrobiyotası ve T2DM hastalığının arasındaki ilişkinin daha net anlaşılması tedaviye yönelik yeni yaklaşımlar ve kişiye spesifik tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde önemli rol oynayacaktır. Bağırsak mikrobiyotasında belirli bir dengede olması gereken mikroorganizmalar vardır. Bu dengeyi etkileyen önemli faktörlerden birinin de beslenme olduğu unutulmamalıdır. Bireyin medikal durumuna uygun, bağırsak florasını onaran bir beslenme programı oldukça önemlidir.
Kaynakçalar
1. Wu, Y., Ding, Y., Tanaka, Y., & Zhang, W. (2014). Risk factors contributing to type 2 diabetes and recent advances in the treatment and prevention. International journal of medical sciences, 11(11), 1185–1200.
2. Aydin, Ö., Nieuwdorp, M., & Gerdes, V. (2018). The Gut Microbiome as a Target for the Treatment of Type 2 Diabetes. Current diabetes reports, 18(8), 55.
3. Yao, K., Zeng, L., He, Q., Wang, W., Lei, J., & Zou, X. (2017). Effect of Probiotics on Glucose and Lipid Metabolism in Type 2 Diabetes Mellitus: A Meta-Analysis of 12 Randomized Controlled Trials. Medical science monitor: international medical journal of experimental and clinical research, 23, 3044–3053.