top of page
beyaz logo.png

Uykuda Değilsin: Hipnoz Hakkında Altı Mit ve Yanılgılar

Tuğçe Gül Yeşilyayla - Moleküler Biyoloji ve Genetik, Fen-Edebiyat Fakültesi, Uludağ Üniversitesi


Çoğu filmde veya bazı gösterilerde hipnoz; göz önünde sallanan köstekli saate bakılarak “şimdi uyuyorsun, uyuyorsun, uyuyorsun.” gibi kısık sesle söylenen sözlerle derin bir uykuya dalınması ile gösterilmiş ve siz de bu şekilde öğrenmiş olabilirsiniz. Ve yahut siz hipnozu uyku hâlinde her istenileni yaptığınız, başka boyuta geçtiğiniz bir durum olarak zannedebilirsiniz. Ancak hipnoz sanılanın aksine uyku hali değil bir bilincin kaybolmadığı bir durumdur. Gelin hipnoz nedir, ne değildir üzerine biraz sohbet edelim. New York Üniversitesi ve Binghamton Üniversitesi psikoloji profesörü ve hipnoz uzmanı Stevenn Jay Lynn, hipnozun adli sistemler için uygulamalarına sunduğu görüşlerle psikoloji bilimine büyük katkı sağlamıştır. Lynn, hipnozun klinik uygulamalarının ne kadar yararlı olduğunun altını çizerek mitlerin hipnozun tam potansiyelini gerçekleştirmesini engellediğine inanmıştır.


Popüler kültürün bir ürünü hâline gelmiş hipnozun nasıl çalışmadığına dair açıklamalar ve yanlış anlaşılmalar “BJPsych Advances” dergisinde bir makale olarak yayınlandı. “Hipnoz hakkında mitler ve yanılgıların bilimsel kanıtlarla açıklığa kavuşturulması” başlıklı bu makale hipnozun pratik uygulamaları, bilinenlerin aslında bilinmeyenler olduğunu açıklandığı bir çalışmadır [1].


Hipnoz Nedir?


Hipnoz tedavisi her ne kadar alternatif tıp, merdiven altı terapi gibi kelimeleri çağrıştırıyor gibi dursa da gerçekte tıbbi bir tedavi seçeneğidir. Psikolojik hastalıklar ve rahatsızlıklarda, uyku bozukluklarında, AIDS’de (kazanılmış immün yetmezlik sendromu), multiple skleroz’da (multiple sclerosis) hatta kanserde bile olumlu etkileri bulunan bir tedavi seçeneğidir [2]. Elkins hipnozu şu sözlerle tanımlamaktadır: “Hipnoz; odaklanmış dikkatin ve azaltılmış çevre uyarıların katıldığı, telkinlere cevap verme kapasitesinin gelişmesiyle karakterize bir bilinç durumudur. Hipnotik uyarılar, hipnotik geçişi tasarlamak için gerekli adımları içeren bir prosedürdür. Hipnoterapi ise psikolojik hastalıkları ve şikayetleri tıbbi açıdan tedavi etmek için hipnozun kullanıldığı bir tedavi şeklidir.” [3].


Mit 1: Hipnotize İnsanlar Telkinlere Direnemez.

Derin bir şekilde hipnotize olan insanların kör bir itaatkâr gibi tüm yönlendirmeleri kabul edeceği yönünde bir inanış bulunmaktadır. Medya da hipnozun size bir şey yaptırabileceği ve birilerini kontrol edebileceğiniz inancını güçlendirecek hamleler yapabilmektedir. Ancak gerçekte insanlar hipnoz sırasındaki yönlendirmelere karşı çıkabilir, reddedebilir veya seçim yapabilir. Hipnoz sırasındaki kontrolün deneyimleri; hipnozdaki kişinin bilinçli kontrolü koruyup koruyamadıklarına dair isteklerine ve beklentilerine bağlıdır [1].


Mit 2: Hipnoz Özel Bir Hâldir.

Hipnoz genellikle savunma mekanizmalarının azaltıldığı, bilinçaltının derinliklerine kolaylıkla inilebildiği ve "eşsiz bir fiziksel gevşeme ve bilinçli bilinçsizlik durumu" olarak yanlış karakterize edilebilmektedir. Ancak hipnozdaki insanlar uyanık olup veya egzersiz dahi yapsalar cevap verebilirler. “Bilinçli bilinçsizlik” tabirinde aslında bir çelişki vardır ve yanlış bir tasvirdir denilebilir. Çünkü en çok hipnoz etkisi altındaki bireyler dahi çevrenin etkisinde ve bilincinde kalabilir. Hipnozu, gereksiz yere “özel bir boyut” gibi adlandırmak yerine, farkındalık, algı ve bilinci yönetebilmek için sözlü telkinlerin kullanıldığı bir dizi yöntem olarak görmek daha doğrudur [1].

Mit 3: İnsanlar ya Hipnotize Olabilir ya da Olamaz.

İnsanların hipnoza cevap verip vermediği konusu göreceli olarak zamana bağlıdır. Ancak yine de hipnoza yanıt konusunda kesin bir yargı bulunmamaktadır. Hipnoz sırasında insanların cevap vermesi birçok değişkene bağlıdır, ancak bazı telkinlere cevap vermeyebilir. Günümüzde birçok insan için hipnotize edilebilir ve hipnozun terapötik etkilerinden faydalanabilir diyebiliriz [1].


Mit 4: Telkinlere cevap verme, uyumlu veya sahte olmaktan başka bir şeyi yansıtmaz.

Hipnoz sırasında telkin edilen davranışlar, sıradan davranışlardan o kadar farklı görünebilir ki, hipnotik tepkilerin gerçek olup olmadığı konusunda kaçınılmaz olarak akla soru işaretleri gelebilir. Ancak nörogörüntüleme çalışmaları hipnotik telkinler sırasında aktive olan beyin bölgelerini ortaya çıkarmayı başardı. Bu çalışmadaki bulgular, hipnotik etkilerin, hipnozdaki insanların söyledikleriyle tutarlı olarak nörofizyolojik düzeyde temsil edildiğine dair ikna edici kanıtlar sağlamaktadır. Sonuç olarak kişi taklit etmemekte veya sahtecilik yapmamakta, telkinlere bilinçli olarak cevap vermektedir [1].

Mit 5: Hipnotik Yöntemler Büyük Bir Beceri Gerektirir.

Diğer büyük bir yanılgı da hipnoz yapan kişilerin büyücü, insanları etkileyebilen esrarengiz insanlar veya sihirli insanlar olarak görülmesidir. Bu yaygın inanışın katıksız, tartışmasız mit olduğu da çok bellidir. Hipnozu gerçek anlamıyla uygulayabilen klinisyenler veya terapistler büyücü değil bazı temel prensiplere ve bilgilere sahip kimselerdir. Temel sosyal etkileşimler, deneysel veya klinik prosedürlerin (örneğin ilişki kurma yeteneği) yönetimi için gerekli becerilerin dışında herhangi bir özel beceri veya yetenek gerektirmez. Bununla birlikte, hipnoz sadece hipnoz kullanımı konusunda eğitimli profesyoneller tarafından uygulanmalıdır [1].


Mit 6: Hipnotik Yaş Gerilemesi (Regression), Uzak Geçmişten Doğru Anılara Tekrar Ulaşabilir.

Televizyon Şovları ve filmleri hipnoz altındaki kişilerin uzak geçmişten aşırı derecede doğru anılarını hatırlayabilme yeteneğini göstermektedir. Yaş gerilemesi olarak bahsedilen olayda ise kişinin geçmiş yaştaki anılarına doğru zamanda yolculuk etmesinden(!) bahsedilmektedir. Ancak araştırmacılar bunun tam tersini söylemektedir. Araştırmacılar, daha önceki bir zamana (örneğin, 10. yüzyıl) "yaşı gerileyen" insanların anılarının doğruluğunu, önerilen dönemdeki gerçek bilgilerle karşılaştırdıklarında, bilgilerin neredeyse her zaman yanlış olduğunu görürler. İnsanların hipnoz sonrasında bildirdikleri, deneyi yapanların sözde geçmiş yaşam deneyimleri ve kimlikleri (örneğin, farklı ırk, kültür, cinsiyet) ile ilgili sağladıkları bilgilerle çoğunlukla tutarlıdır. Ayrıca bu bulgular, "hatırlamanın", hipnoz uygulanmış kişilerin kişisel özellikleri ve belirli bir tarihsel dönemdeki olaylarla ilgili beklentilerini, fantezilerini ve inançlarını yansıttığını ima eder. Özetle hipnoz sırasında geçmiş ile ilgili bilinçaltımızın derinliklerine yolculuk ederek anılara harfi harfine ulaşmamaktayız. Geçmiş anılar sırasında hissedilenler, duygular veya beklentiler hipnozun, kişinin psikolojisine dair verdikleri ipuçlarıdır [1].






Referanslar

1.Madeline, V.S. Lynn, S.J. Terhune, D. (2023). "Reconciling myths and misconceptions about hypnosis with scientific evidence". BJPsych Advances,1. DOI: 10.1192/bja.2023.30


2. Casula, C. (2018). "Clinical hypnosis, mindfulness and spirituality in palliative care". Ann Palliat Med. 7(1):32–40. doi.org/10.21037/apm.2017.07.07

3. Elkins, G.R. Barabasz, A.F. Council, J.R. Spiegel, D. (2015). "Advancing Research and Practice: The Revised APA Division 30 Definition of Hypnosis". Am J Clin Hypn. 57(4):378–85. DOI: 10.1080/00029157.2015.1011465

























16 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page