top of page
beyaz logo.png

Uzun Kodlanmayan RNA’Lar (lncRNA) ve Kanser İlişkisi

Güncelleme tarihi: 21 Nis 2019


 

İrfan Baki Kılıç- Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, Moleküler ve Translasyonel Biyotıp Yüksek Lisans Öğrencisi

 

Kanser çağımızın en büyük sağlık sorunlarından biri olma özelliğini halen korumaktadır ve genellikle kanserlere genetik bir değişiklik sonucu gen ifadesindeki artma veya azalmaların neden olduğu düşünülmekteydi. Yeni nesil sekanslamanın ve genom boyutunda yapılan profilleme çalışmaların artmasıyla düşünülenin aksine kansere sebep olan genetik değişikliklerin %80’nin genomun kodlanmayan bölgelerinde olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bazı durumlarda ise uzun kodlanmayan RNA’ların (long non-coding RNA – lncRNA) transkripsiyonunun ya da görevinin değişebildiği ve tümör oluşumuna sebep olduğu görülmüştür. Her geçen gün, yapılan çalışmalarla kanser ile ilişkilendirilen lncRNA sayısı da artmaktadır.


LncRNA’lar çalışma mekanizmalarına göre birçok farklı yolla gen ifadesini etkileyebilirler ve neden oldukları gen ifadesindeki değişiklikler ile hücreleri kanser fenotipine dönüştürebilecek etkilere sebep olabilirler. Örneğin hücre döngüsünün regülasyonu, immün yanıt, pluripotensi, hücreler arası etkileşimler, hücre mobilitesi vb. olaylarda görev alan lncRNA’ların ifadesindeki değişiklikler kansere sebep olabilir. Ayrıca yapılan çalışmalarda tümörlerin farklı evrelerinde, tümör başlangıcında, metastazda ve çeşitli kanser türlerinde hasta sağ kalımı oranlarında lncRNA ifade seviyelerinin farklılık gösterdiği görülmüştür.


LncRNA’lar kanser regülasyonunda birçok şekilde görev alabilirler. Bazı lncRNA transkriptleri yaptıkları epigenetik değişiklikler ile adeta birer onkogen ya da tümör baskılayıcı gen gibi davranırlar. Onkogenik lncRNA’lara HOTAIR, MALAT1, NEAT1, tümör baskılayıcı özellikte olanlara GAS5, MEG3 ve PTENP1 örnek verilebilir.


Kanser ile ilişkilendirilen lncRNA’ların diğer genlerin regülasyonunu ya da transkripsiyon sonrası modifikasyonlarını değiştirerek kansere sebep olurken bazıları da hücrenin sürekli bölünme sinyali alıyormuş gibi davranmasına sebep olarak ya da büyümeyi durdurucu sinyallerden kaçmasını sağlayarak kansere sebebiyet verebilir. Ayrıca telomerleri etkileyen lncRNA’lar replikatif ölümsüzlüğe (replicative immortality) veya genomik stabilitenin kaybolmasına neden olur. Ayrıca yapılan çalışmalarda tümör büyümesinde ve metastazında önemli rollere sahip oldukları ve kanser tedavisinde kullanılan kemoterapötik ilaçlara karşı direnç gelişimindeki etkileri ortaya çıkarılmıştır.


LncRNA ve kanser arasındaki ilişki yapılan çalışmalar ile incelenmeye devam edilmektedir ve halen bilinmeyen birçok nokta bulunmaktadır. Buna rağmen lncRNA’lar kanserlerin teşhisi için birer biyomarker ve tedavisi için hedef ya da ajan olarak kullanılma potansiyeli taşımaktadır. Bu bağlamda yeni lncRNA’ların keşfi ve fonksiyonun ortaya çıkarılması kanser teşhis ve tedavisi için de büyük önem taşımaktadır.


Resim 1: Farklı lncRNA’ların ve hedeflerinin kanser ile alakalı yolaklardaki etkilerini gösterilmiştir. (Adam M. Schmitt, Howard Y. Chang, Long Noncoding RNAs in Cancer Pathways)





Kaynakça:

  1. Anna Sanchez Calle, Yumi Kawamura, Yusuke Yamamoto, Fumitaka Takeshita, Takahiro Ochiya (2017), Emerging roles of long non-coding RNA in cancer

  2. Arun Renganathan ,Emanuela Felley-Bosco (2018), Long Noncoding RNAs in Cancer and Therapeutic Potential, Adv Exp Med Bio, Chapter 7

  3. Kevin C. Wang, Howard Y. Chang,(2017) Molecular Mechanisms of Long Noncoding RNAs

1.011 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page