top of page
beyaz logo.png

Vücudumuzun Yağ Depoları Apidoz Doku

Güncelleme tarihi: 6 Ağu 2019


 

Yağmur Kurumuş – İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü


 

Çağımızın hastalığı olan obezitenin artmasıyla birlikte sağlıksız beslenmenin sebep olduğu Tip 2 diyabet, yüksek kolestrol gibi metabolik rahatsızlıklar, hipertansiyon kronik kalp rahatsızlıkları gibi kardiyovasküler rahatsızlıklar, demans gibi merkezi sinir sistemi hastalıkları ve çeşitli tiplerde kanserlerin artmasında önemli rol oynamaya başlamıştır. Ne yazıkki beslenme bozukluklarının başında gelen obezite beraberinde insanların enerji depoları hakkında ve özellikle yağ dokusu hakkındaki araştırmaların artmasına sebep olmuştur. Dünya Sağlık Örgütüne göre Asya, Afrrika ve Avrupa’nın 6 ayrı bölgesinde yapılan MONICA çalışması sonucunda 10 yılda obezitenin %10-30 arasında bir artış olduğu gözlemlenmiştir.


Apidoz Doku Nedir?


Apidoz doku çok hücreli canlılarda alınan fazla enerjinin yağ olarak depolanmasında görev alan canlılar için çeşitli hayati önem taşıyan bir yapıdır. Bazı memelilerde ve balıklarda glikozdan yağ asidi sentezlediği ve lipoproteinlerin taşıdığı yağların depolanmasını sağlamaktadır. Apidoz doku hücre sayısı bulunduğu yerin enerji ihtiyacı ve tüketimine göre yaşam boyu boyutunda değişiklik gözlemlenmektedir. Ayrıca apidoz dokunun salgıladığı çeşitli hormonlarla vücudumuzda birçok biyolojik işlevler ve enerji metabolizmsını düzenlemektedir. Apidoz doku genellikle yağ doku olarak bilinir ve içerisinde adiposit, kondrosit, osteoblast veya miyositlere dönüşebilme kapasitesinde olan preadipositler, lipidle dolu adipositler, fibroblastlar, immün hücreler, kan damarları ve kollajen liflerin bulunduğu bir matrix tarafından çevrilmiş gevşek bir bağ dokudur.(1) Vücudumuzda iki tip Apidoz doku vardır. Beyaz yağ dokusu alınan fazla enerjiyi ihtiyaç anında serbest yağ asitleri olarak kana verilmek üzere yağları trigliserit olarak depolar.(2) Kahverengi yağ dokusu vücutta az miktarda bulunup soğuk ortam koşulları ve diyet anında adaptif termojenezis ile vücutta ısı üretimi sağlanır.(2)  Kahverengi yağ dokusu küçük memelilerde ve yeni doğan bebeklerde daha fazladır. Beyaz yağ doku depoladığı yağ damlasına göre boyutları farklılık gösterir. Bu yağ damlasının yaklaşık %90’ı trigliseritten oluşmaktadır. Beyaz yağ dokusunun içerisindeki mitokondriyal yapı zayıftır ve değişkenlik gösterebilir bu değişkenlikler özellikle obezitenin ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Kahverengi yağ doku çok sayıda mitokondri içerir oksijen gereksinimi fazladır. Sinir kaynağı beyaz yağ dokusundan daha fazladır. Substrat olarak trigliserit serbest yağ asitleri ve lipoproteinleri kullanmaktadır. Beyaz yağ dokusu ve kahverengi yağ dokusuna baktığımızda aynı kökten olduğu düşünülmekteydi. Yalnız kahverengi yağ dokusu daha çok kas dokusuna benzer bir yapı olup kasılma özelliği dışında nerdeyse aynı özellikleri göstermektedir ve kahverengi yağ dokusu kaslar gibi sempatik sinir sistemi tarafından uyarılmaktadır. Beyaz yağ dokusu hormonal uyarılarla kronik soğuk ortam şartlarıyla ve egzersiz gibi faktörlerle kahverengi yağ dokusuna dönüşebilirler. Kahverengi yağ dokusunda bulunan önemli bir protein olan UCP-1 proteini enerji dağılımını düzenlemektedir.(2) Kahverengi yağ dokusu hayati organlara kan dağılımı ve ısınma mekanizmasında önemli rol oynarken beyaz yağ dokusu hormonal ve immün fonksiyonları lipid depolama gibi önemli rolleri üstlenmektedir. Beyaz yağ dokusu vücütta subkutan ve visseral beyaz yağ dokusu olarak ikiye ayrılır. Visseral doku iç organları çevrelerken subkutan doku uyluk ve kalçalarda bulunur.(1) Ayrıca visseral beyaz dokusunun orantısız oranda artışı insülin direnci, tip 2 diyabet, dislipidemi, aterosklerozis gelişimi, karaciğer yağlanması gibi hastalıklarla ilişkilendirilmektedir. (1)


Apidoz Dokunun Endokrin Sistemine Katkısı ve Çeşitli Ortam Koşullarında Vücuda Etkisi


Yağ dokumuz olan apidoz doku aynı zamanda endokrin sistemine çeşitli hormonlar salgılayarak destek olmaktadır. Bunu adipokinleri salgılayarak yapmaktadır. Adipokinler çeşitli hormonlar salgılayarak inflamasyon, insülin direnci, obezite ve metabolik sendrom gibi çeşitli metabolic faaliyetleri düzenlemeye yarayan bir endokrin organdır. Adipositler leptin, resistin ve adiponektin gibi polipeptidler salgılayarak vücudumuzun enerji dengesinin sağlanmasında önemli rol oynar. Leptin vücudumuzda açlık tokluk oranını düzenleyen hormonlardan biridir. Hipotalamusa sinyal göndererek depoların dolduğunu bildirmektedir. Böylece besin alımı azalırken vücudun enerji tüketimi artmaktadır. Beyaz yağ dokularının büyük olanlarında ve kahverengi yağ dokusunda daha fazla bulunmaktadır. Ayrıca kahverengi yağ dokusunda bulunan leptin besin alımına bağlı kalmadan ağırlık kaybını tetikleyen bir yapıya sahiptir. Bu da kahverengi yağ dokusunun fazlalığı obezite gibi hastalıkların tedavisi için araştırılmaya değer bir konu olduğunu gösterir. Adiponektin yağ dokuda üretilen bir plazma proteindir. Subkutan beyaz yağ dokuda fazla bulunmakla beraber enerji harcamasını uyararak kaslarda glikoz kullanımını aktive eder, karaciğerde ve kasta yağ asidi oksidasyonu artar, glukoneogenez inhibe olduğu için de glikoz üretimi azalır ve bunun sonucunda ağırlık kaybına yardımcı olur.(2) TNF-α obezite ve insülin direnci ile ilişkili proinflamatuar sitokindir. Daha çok visseral beyaz yağ dokusunda bulunmakla beraber obez bireylerde çok miktarda saptanmıştır.(2)  TNF-α, trigliseridlerin yağ dokusunda depolanmasını sağlayan lipoprotein lipazı baskılarken lipolizi aktive eder bu da obezitenin gelişmesinde önemli rol oynar. Kahverengi yağ dokuda bulunan UCP-1 proteini üretimi sempatik sinirler tarafından tetiklenir.(1) Soğuğa maruz kalma egzersiz beslenme tiroid hormonunun üretimi ve insülin gibi faktörler sempatik sinirlerin uyarılmasını ve UCP-1 proteininin üretilmesini arttırır. Bunun sonucunda vücudun genel olarak enerji harcama oranı artar ve yağ kütlesinde azalma görülür. Özellikle soğuk ortam ve stres koşulları altında kahverengi yağ dokusunda artış görülmektedir buna bağlı olarak vücudun yağ oranında düşme ve kilo kaybı artışı sağlanmış olmaktadır.


Apidoz Doku ve Yaş


Daha önce apidoz dokunun özellikle kahverengi yağ dokunun yeni doğan bebeklerde daha çok olduğunu söylemiştik bunun sebebi yeni doğan bireyin soğuğa daha çok direnç göstermesini sağlamakla alakalıdır. Yaş ilerledikçe apidoz dokunun serbest yağ asitlerini depolayabilme oranı düşer. Beyaz yağ dokunun kahverengi yağ dokusuna dönüşme oranı azalır. Yaşa bağlı olarak yağ depolarında görülen değişiklikler sonucu çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına sebebiyet verir. Kahverengi yağ doku ergenlik döneminden önce azlık gösterirken ergenliğe başlangıç evrensinde hem kızlarda hem erkeklerde sayısı artmaktadır. Bu durumun aksine ergenlik sonrası yaş ilerledikçe kahverengi yağ dokusunun fonksiyonları giderek azalmaktadır. Bu azalmayla birlikte yaş ilerledikçe soğuğa karşı direncin azalması yağ mekanizmasının ve vücut ağırlığı kontrolünde azalma görülmektedir. Bu durum da başlı başına obezitenin ve beraberinde getirdiği çeşitli metabolik rahatsızlıkların riskini arttırmaktadır.


Apidoz Doku ve Obezite


Apidoz dokusunun yapısında oluşan bozulmalar sonucu obezite hastalığına yatkınlığın arttığı ortaya çıkmıştır. Vücutta düşük kilo yüksek kahverengi yağ dokusunun aktivitesini göstermektedir. Orantısız düzeyde artış gösteren beyaz yağ dokusu hücresi obezite tip 2 diyabet karaciğer yağlanması gibi hastalıklarla ilişkilendirilmektedir. Obezitenin ve obeziteyle beraber gelişen metabolik hastalıkların tedavi sürecinde apidoz dokunun takibi önemlidir beyaz yağ dokusunun kahverengi yağ dokusuna dönüşümünün arttırılması dikkatli beslenme düzenli egzersizle beraber obezitenin önüne geçilebilir. Adipoz dokuda oluşan moleküler sürecin anlaşılması obezite ile gelişen metabolik hastalıkların tedavisi için yol gösterici bir etken olacağına inanılmaktadır.(2)






Kaynakçalar:

  1. Demirci, Ş., & Gün, C. (2017). Adipoz Doku ve Adipoz Dokudan Salınan Bazı Proteinler. Retrieved from https://dergipark.org.tr/download/article-file/391009

  2. Mermer, M., & Tek, N. (2017). Adipoz Doku ve Enerji Metabolizması Üzerine Etkileri. Retrieved from https://dergipark.org.tr/download/article-file/402667

1.703 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page