top of page
beyaz logo.png

Yaşlı Kim Değildir?


 

Meltem DAĞLAROĞLU- İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Gerontoloji

 

Yaşlı olmak çoğunlukla olumsuz atıf ve algılarla karşılanmaktadır. Toplumsal algı ve kabuller yaşlıların yaşlılık deneyimlerini doğrudan şekillendirmektedir.[1] Toplumda yaşlıya bakış, ileriki dönemde nasıl bir yaşlılık geçireceklerinin habercisi olabilmektedir. Çünkü bireyler ister istemez çevrelerinden etkilenmektedirler.


Yaşlılık, farklı rakamlarla sınırları çizilemeyecek bir olgudur. Fakat düzenleme ve kısıtlamalar için bu ayrımı yapmamız gerekmektedir. Sosyal olarak 60, resmi olarak 65 senelik ömür geçirmiş bireylere “yaşlı” demekteyiz. Ülkemizde 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişi ile %8,7 oranında yaşlı nüfus bulunurken, 2040 yılında bu sayının iki kattan fazla artarak 16 milyon 353 bin 989 kişi, oranınsa %16,3 olması beklenmektedir.[2] Ortanca yaşın ise aynı yıllar arasında 6.5 birim artarak 38.5 olması beklenmektedir.[2] Ülkemizde beklenen yaşam süresi 78 yıldır. Öncelikle yaşlıların, homojen bir grup olmadığını kabul etmek gerekir. Yaşlılar; iyisi-kötüsü, hastası-sağlıklısı, yorgunu-dinci, fakiri-zengini ve daha nice çoğaltabileceğimiz insani özelliklere sahip biz gençler gibi, birbirinden farklı özellikte birer bireydir. Yaşlılarda da bazı ortak özellikler bulunabilmektedir. Tıpkı biz gençlerin de benzer özellikler gösterebilmesi gibi. Fakat bütün olumsuz yargıları yaşlıya ithaf etmek, yaş ayrımcılığını(ageizm) gündeme getirir. Kültürümüzde var olan yaşlıya biçilen kaftan ne ise, onu yapması gerekiyor, yoksa ayrımcılığa maruz kalıyor, örneğin torun bakmak istemeyen bir anane dışlanabiliyor. Kültürün getirdiği şekilde; beden güzelliğine, cinselliğe, ekonomik verimliliğe ve üreticiliğe verilen önem ile yaşlılarda bu alanlarda oluşmuş pek çok gerileme, yerilmeye değer bulunuyor ve/veya insanlar yaşlılığın sonucunun ölüm oluşu ile korkularının ortaya çıkışı sonucu bu tür davranış ve söylemlerde bulunuyorlar.[1] Yapılan bir çalışmada, yaşlılar hakkında olumsuz yargılarda bulunan 40’lı yaşlardaki bireylerin 25 yıl sonra çekilmeye başlanan ve on yıl boyunca yıllık çekilen MR görüntülerinde, beyinlerinin küçülmeye başladığı ve Alzheimer’a yatkınlık oluşturduğu görülmüştür. [3]


Yaşlılığın mitleri diyebileceğimiz bazı yanlış, eski, eksik ya da olumsuz “yaşlı” tanımlayıcıları, düzelterek gözden geçirmek gerekirse;


  • “Yaşlılar üretken değildir.” Pek çok emekli yaşlı, gerek maddi gerekse manevi huzurları açısından çalışmaya devam etmektedir. Azalmış performans gösteriyor olabilirler, esnek çalışma saatlerine ihtiyaç duyabilirler, fakat yaşlılar da üretkenliği sürdürebilirler. [3] Örneğin pek çok yaşlı sanatçıyı televizyonlarda görmekteyiz.

  • “Yaşlılar hastadır, yaşlıların ağrıları bitmez.” Yaşlılarda bazı hastalıklar sık görülebilir. Fakat hastalık her yaşta mümkündür. Yaşlılar hasta olurlar, hasta değildirler. Yaşlılarda somatik ağrılar sık görülmektedir fakat ağrılarının hepsi biyolojik bir sebebe bağlanmıyor denemez. Böyle bir düşünce bizleri tedavi etmekten alıkoyabilir.

  • “Yaşlıların seks hayatı yoktur.” Çoğu toplumda tabu olan bir konu hakkında, araştırma yapılmadan hüküm verilmemelidir. Kullanılan pek çok argo söz, yaşlılarda utanç yaratabilmektedir. Bu klişe ile yaşlılar kendileriyle çelişebilir veya kendilerini gereksiz yere suçlayabilirler. [4]

  • “Yaşlılar yalnızdır.” Dört çeşit yalnızlık bulunmaktadır; düşük düzey yalnızlık, duygusal yalnızlık, sosyal yalnızlık, duygusal ve sosyal yalnızlık. [5] Yaşlıların hangi yalnızlık türünden muzdarip olduğunun araştırmaları yapılmalıdır. Yaşlıların da bir çevresi vardır, bazıları sürekli iletişim halindeyken bir kısmı gerekli olduğu takdirde görüşmeyi seçer, bu bir seçimdir. Bazı yaşlılar ise gerçekten yalnızdır, eşini, dostunu, komşusunu kaybetmiştir; böyle bir durumda psikolojik sağlıklarını korumak için önlem alınması gerekmektedir.

  • “Yaşlılar bakıma muhtaç kişilerdir.” Yaşlılıkta muhtaçlık derin bir araştırma konusudur fakat yaşlılık konusunda yapılan araştırmaların çoğu huzur evi ve bakım evlerinde yapıldığı için sonuçları toplumu yansıtır değildir. Yaşlılar bakıma muhtaç değildir, bakıma muhtaç kişiler hastalık ya da eksikliklerle boğuşan kişilerdir. Bağımsız bir şekilde kendi işlerini görebilen yaşlıların oranı, göremeyenlerden fazladır.

  • “Yaşlılar akranları ile birlikte olmak ister, gençlerle anlaşamazlar.” Yaşlılar bilgi ve deneyim bakımından bir seviyeye gelmiş insanlardır. Bu deneyimlerini gençlere aktarmak, gençlerden ise enerjilerini almak isteyebilirler.[5]

  • “Yaşlılar yeni bilgileri öğrenemez.” Yaşlıların öğrenmesinin yavaş ve daha çok emek gerektiriyor olması olasıdır. Örneğin duyma problemi çeken bir yaşlının hemen anlamasını ve öğrenmesini beklemek yanlış olur. Fakat öğrenmenin ileri yaşlarda devam ettiği gösterilmiştir.[7] Öğrenmeye karşı bilişsel ilgi devam ediyorsa öğrenme devam etmektedir. [8]


Yaşlılık, diğer yaşam dönemlerinden daha uzun sürmesi olası bir yaşam dönemidir. Çocukluk dönemi 12 yıl sürmesine karşın araştırmalarda çokça rağbet görmekte iken yaşlılık; 60 yaşında emeklilikle başladığı düşünülürse, 15 ila 40 yıl arasında değişen bir aralığa sahip olmasına rağmen aranan ilgiyi görememiş ve yaşlılık araştırmaları pek çok alanda eksik kalmıştır.


Yaşlılığın yanlış, olumsuz, eski ve eksik bilgilerinin yenilenmesi ve düzenlenmesi gerekmektedir. Yeni yaşlıların, eski yaşlılardan farklı olacağı kesindir. Daha bilinçli, eğitim düzeyi yüksek yaşlıların istek ve ihtiyaçları da başkalaşacaktır. Yaşlılar yaşlı olmaktan mutluluk ve gurur duymayı isteyeceklerdir. Yaşlılık, boş zamanla dolu bir yaşam dönemi olmaktan ziyade gençliğinde yapamadıklarını yapabilme dönemi yahut kendini yeniden keşfetme dönemi olacaktır.


Yaşlı, kendini keşfetmiş kişidir. Yaşlı kendini yenileyen bireydir. Yaşlı çizgi film faresidir, türlü türlü oyunlarla kediden kaçmayı başarmış. Yaşlı bir ömre meydan okumuş kişidir. Yaşlı zamanın kıymetinin farkına varandır. Yaşlı kelebektir, tırtıldan dönüşmüş.






Kaynakça:

  1. Buz, S. (2015). Yaşlı Bireylere Yönelik Yaş Ayrımcılığı. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 53, 268-278.

  2. TÜİK, Nüfus Projeksiyonları 2018-2080. (2018).

  3. Shah, Y. (2015). Negative Thoughts About ‘Old People’ Linked To Alzheimer’s Risk. Erişim (13.03.2019) https://www.huffingtonpost.com/entry/negative-atittudes-about-old-people-may-increase-alzheimers-risk_us_5666fb61e4b072e9d1c78b9a

  4. Anderson J. (2018). Myths and Stereotypes of Aging. Erişim (13.03.2019) https://www.aplaceformom.com/blog/14-18-4-aging-myths-dispelled/

  5. There are four types of loneliness, according to researchers (2019). Erişim (14.03.2019) https://www.weforum.org/agenda/2019/03/different-kinds-of-loneliness-having-poor-quality-relationships-is-associated-with-greater-distress-than-having-too-few

  6. Saygılı, S. Yaşlılık Psikolojisi. (2017). İstanbul: Türdav

  7. Schleppegrell, M. (1987) The Older Language Learner. Erişim(16.03.2019) http://ericae.net/edo/ed287313.htm

  8. Kim, A., Merriam, S.B: (2010) Motivations For Learning Among Older Adults In A Learning In Retirement Institute. Educational Gerontology, 441-455.

148 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page